Ben küçükken çok konuşurdum.
O kadar çok ki, bazen “sus artık” diyen bakışlar arasında dilimi yutar, usulca yerime çekilirdim. Babam, "Seni yaratan susturma düğmesi eklemeyi unutmuş" derdi.
Ama sonra anladım…
Konuşmak başka, duyulmak başkaydı.
Ve biz kadınlara, daha çocukken öğretilen ilk şey; susmaktı.
“Hanım hanımcık ol.”
“Çok konuşma, ayıp.”
“Bağırma, nazik ol.”
“Sesini yükseltme, kadına yakışmaz.”
Dünya bizi bu cümlelerle karşıladı.
Daha kim olduğumuzu bilmeden, nasıl konuşmamız gerektiğini öğrendik.
Sesimizi değil, toplumun bizden beklediği tonu bulduk.
Gülerken dikkatli, konuşurken kibar, susarken makbul olduk.
Ama ses dediğin şey yalnızca gırtlaktan çıkmaz.
Ses, insanın içindeki varoluşun yankısıdır.
Ve biz kadınlar, yıllar geçtikçe içimizde susturulan o yankıyı aramaya başladık.
Bir gün fark ettik…
Aslında kimse bizi dinlememişti.
Ne sevinçlerimiz, ne kırgınlıklarımız, ne de hayallerimiz tam anlamıyla duyulmamıştı.
Çünkü biz, “uygun zaman” gelene kadar hep kendimizi ertelemiştik.
Anne olduktan sonra…
Eş olduktan sonra…
İş kadını olduktan sonra…
Güçlü olduktan sonra…
Ama o zaman hiç gelmedi.
Dünya bizim adımıza hep konuştu.
Ama biz, kendi adımıza çok az konuştuk.
Ya da konuşmamıza rağmen, söylediklerimizin duvara çarpıp geri döndüğünü hissettik.
Çünkü biz kadınlar, çoğu zaman sesi olan ama yankısı olmayan bir hayatın içindeydik.
Ve bir yerde, içimizde saklanan o ses uyanmaya başladı.
Kimimiz bu sesi yazarken buldu.
Kimimiz sahnede, kimimiz sokakta.
Kimimiz anneliğin yorgun gecelerinde, kimimiz bir yalnızlık anında.
Kimimiz bir tokattan sonra kimimiz bir vedadan.
Ve bir gün içimizden şu cümle döküldü:
“Ben buradayım. Duyan var mı?”
Benim sesim sahneden önce kalbimde çıktı.
Çünkü ilk susturulduğum anda oraya gizlenmişti.
Yıllar sonra kalbimin en kuytu köşesinde bulduğum o sesi elime aldım ve korkarak bile olsa söyledim:
“Ben buradayım.”
Bu köşe, işte o sesi birlikte duymak ve duyurmak için var.
Birlikte konuşacağız, birlikte susacağız, birlikte hatırlayacağız.
Çünkü bazen bir kadın, sadece bir cümleyle binlerce kadının iç sesini uyandırabilir.
Bazen bir kelime, yıllardır bastırılmış bir hayalin kapısını açabilir.
Eğer sen de duyulmayan seslerin sahibiydiysen…
Eğer sen de susturulmuş bir çocuğun, bastırılmış bir kadının bedeninde yeniden konuşmak istiyorsan…
Hoş geldin.
Yorumlar 3
Kalan Karakter: