AŞKIN KUR DEĞERİ
PARA MI AŞK MI?
Bir derviş sormuştu bir gün:
“Ya Mevlânâ, aşk mı daha güçlüdür, para mı?”
Mevlânâ gülümseyip şöyle demiş:
“Altın ateşte erir; aşk ateşin kendisidir.”
İnsan iki kapı arasında yaşar: Biri dünya, biri gönül.
Dünya, alın terini ölçer; gönül, niyetini.
Birinde hesap vardır, diğerinde teslimiyet.
Biri “kazandım” der, diğeri “oldum.”
Şems-i Tebrîzî der ki:
“Parayı seven insan zengin olur,
ama aşkı seven insan tamamlanır.”
Tamamlanmak, doymak değildir;
aksine, her nefeste yeniden aç kalmaktır.
Çünkü aşk, insanın eksik yanını Allah’a tamamlatma hâlidir.
Bugünün insanıysa cüzdanında güven, ekranında huzur arıyor.
Sevdiğini bile internet paketine sığdırıyor bazen.
Mesaj bildiriminde sevgiyi, banka bildiriminde değeri sanıyor.
Oysa aşk, bir bildirimin değil, bir teslimiyetin hâlidir.
Mesnevî’de geçer: “Aşka bir dirhem akıl karışsa, o aşk değildir artık.”
Bizse her duygumuza mantık penceresinden bakıyor,
her sevgiyi bir sözleşmeye, her sözü bir yatırıma dönüştürüyoruz.
Geylânî’nin öğüdü gelir kulağa:
“Dünya kalbinde olmasın, elinde olsun.”
Çünkü elindekini kaybettiğinde yıkılıyorsan,
sen paraya değil, para sana sahip olmuş demektir.
Kalpte aşk oldukça, eksilmek kayıp değil, arınmadır.
Aşkın yolu, kazanç değil kayıptan geçer.
Paranın hesabı artıya bakar;
aşkın hesabı, eksilmeye.
Çünkü ne kadar verirse insan, o kadar olur.
Bir mendil uzatmak bile bir zenginliktir;
bir gözyaşına değer biçememek de.
Mevlânâ der ki:
“Sevdiğin seni Allah’a yaklaştırmıyorsa, o sevgi değildir;
bir alışveriştir, bir alışkanlıktır.”
Belki de soru yanlış:
Para mı aşk mı?
Belki de mesele, parayı nereye koyduğumuz,
aşkı nereye sakladığımızdır.
Altın kasada saklanır;
aşk, kalpte yankılanır.
Para insanı yaşatır; aşk, insanı diriltir.
Biri bedenin, diğeri ruhun rızkıdır.
Ve sonunda anlarız:
Aşk, en zengin hâlidir insanın —
çünkü paylaşınca artar, bölünce büyür, kaybedince derinleşir.
Sinem BOYAN İletişim Eğitmeni/ Program Yapımcısı/ Sunucu/ Yazar
Yorumlar
Kalan Karakter: