Satranç Krallığının Son Hükümdarlığı; Varan -3

Çakışan OPEN Turnuvalar;
Satranç, hamleleri planlama ve zamanı doğru kullanma sanatıdır. Ne var ki, son dönemde Türkiye Satranç Federasyonu’nun (TSF) takvim planlaması, bu basit prensibin tam tersini söylüyor: aynı hafta içinde önemli turnuvaları üst üste koyarak hem organizasyon sahiplerini hem de sporcuları zora sokuyor.
Manisa Mesir Open — U12–U18 Takım Şampiyonası: 21–26 Nisan 2025 / 19–23 Nisan 2025
Manisa’da düzenlenen Uluslararası Manisa Mesir Açık Satranç Turnuvası 21–26 Nisan 2025 tarihlerinde oynandı. Aynı hafta içinde, Türkiye Küçükler ve Yıldızlar Takım Satranç Şampiyonası (U12–U18) 19–23 Nisan 2025 tarihlerinde düzenlendi. Yani 21–23 Nisan tarihlerinde iki önemli organizasyon örtüştü. Bu çakışma, kulüplerin kadro tercihlerini zorlaştırdı, aileleri iki farklı yere bölünmeye itti ve her iki organizasyonun da hak ettiği niteliği gölgelemiş oldu.
Bu 158 kişi ile tamamlanmış, Manisa tarihinin ilk Open turnuvası ve Manisa Belediyesinin özverisi, sponsorluk ödülleri, misafir ikramları ve ağırlama şekliyle 158 kişi gibi bir sayı ile bitirilmesinin en büyük sebebi aynı tarihte yapılan U12-U18 ligleri ile çakışmasıdır. Bu tarz organizasyonlarda sponsorlar ciddi destekleri ile hem maddi hem manevi olarak bu spora ve sporculara destek olduklarını göstermek istemektedirler. Ancak yapılan bu planlama ile, bile bile lades denilerek hem sponsorlar küstürülüyor hem de camia üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır.
Pamukkale Open — Küçükler & Yıldızlar Ulusal Takım Havuzu Genel Kampı: 7–13 Temmuz 2025 / 8–13 Temmuz 2025
Denizli’de planlanan Pamukkale Uluslararası Açık Satranç Turnuvası 7–13 Temmuz 2025 tarihlerinde yapıldı; ne var ki aynı dönemde 2025 Türkiye Küçükler ve Yıldızlar Ulusal Takım Havuzu Genel Kampı 8–13 Temmuz 2025 tarihinde gerçekleşti. Milli havuz kampları ile önemli bir açık turnuvanın üst üste gelmesi, milli sporcuların ve antrenörlerin Pamukkale’ye katılımını kısıtladı; sonuçta turnuvanın uluslararası kalitesi ve yereldeki görünürlüğü zayıfladı. Federasyonun “milli takımı destekliyoruz” söylemi ile uygulama arasındaki bu tezat, satranç ekosistemine zarar veriyor.
Mersin Open — Türkiye Kupası: 9–15 Kasım 2025 / 8–16 Kasım 2025
Yılın son büyük çakışması da Mersin’de yaşandı: Mersin Büyükşehir Belediyesi 9. Uluslararası Satranç Turnuvası 9–15 Kasım 2025; aynı dönemde 2025 Türkiye Kupası 8–16 Kasım 2025 tarihlerinde Kayseri’de düzenlendi. Bu iki etkinliğin çakışması, sporcuları “hangi turnuvaya gitmeli” ikilemine düşürdü, sponsorluk ve medyatik ilginin ikiye bölünmesine neden oldu; Mersin’in yerel çabaları ile Kayseri’deki ulusal rekabet aynı anda rekabet içindeydi.
Biri Türkiye Kupası gibi marka bir turnuva diğeri uzun yıllardır yapılan uluslararası bir turnuva. Bu turnuvalar önceki yıllarda katılım sayıları yüksek ciddi turnuvalar. Bu çakıştırma yüzünden bu iki turnuvaya sponsor olan Mersin Büyükşehir Belediyesi ve Kayseri Kocasinan Belediyelerinin emekleri, bu spora verdikleri değerin yok sayılması camia tarafından üzüntü ile karşılanmıştır. Türkiye kupası her yıl liglerin ardından ağustos ayında yapılırken ya da eski yıllarda Antalya yaş gruplarından sonra yapılırken katılım sayıları yüksek bir şekilde tüm sporcuların merakla beklediği turnuva modundaydı. Bu turnuvaların tarihlerinin çakıştırılması sonucunda Türkiye Kupası 239 sporcu ile başlarken 228 sporcuyla devam etmektedir. Mersin Open ise 360 sporcu ile başlayarak devam ediyor. Şimdi bu ciddi iki sponsorlu turnuvanın aynı tarih ile çakıştırılarak katılımcı sayısının düşürülmesine değdi mi? Türkiye kupası gibi en önemli turnuvayı Kocasinan Belediyesinin bütün emeğine ve desteğine rağmen bu kadar düşük sayı ile oynatmak doğru oldu mu? İki turnuvanın da selameti için bu tarihlerin çakıştırılması asla doğru değil.
Gaziantep Türkiye Şampiyonası;
Gelen duyumlara göre burada düzenlenecek Türkiye şampiyonası için sponsor olunan belediyeden Uluslararası bir open yapılıp o bölgeye katkı sağlanması istenmiş. Bu iddiaların doğruluk payı yazılı çizili olmadığı için belli değil ancak eğer doğruysa buradan şu yorum çıkabilir. Federasyon elinde sponsorluk ve mali desteği olmadığı için İş bankasını da kaybettiği gündemdeyken hazır böyle bir sponsorluk varken bunu Türkiye şampiyonasında değerlendirmiş olabilir mi diye insanın aklına takılmıyor değil?
Neden bu kadar önemli?
Bir organizasyonların başarılı olması; iyi bir takvim, yeterli sponsor ilgisi, haber değeri ve güçlü katılımla doğrudan alakalıdır. Takvim çakışmaları ise bu öğelerin hepsini zayıflatır: sponsorluklar bölünür, seyahat ve lojistik maliyetleri artar, hakem ve malzeme planlaması karmaşıklaşır. En önemlisi de sporcu gelişimi yara alır. Özellikle genç sporcular için planlı ve istikrarlı turnuva takvimi kritik bir eğitim unsurudur. (Yukarıda belirtilen tarih çakışmaları bunun yakın örnekleridir.)
Aynı tarihlerde çakışan Open nasıl olabilirdi? Ülkenin farklı uç noktalarında düzenlenen openlar olsaydı bu kadar eleştirilmezdi. Ulaşım, katılım şartları ve herkese eşit ve adil olarak erişebilir bir düzen olabilirdi. Teknik Kurul bunu hesaplayamayarak büyük hata yapmıştır.
Küstürülen Sponsorlar ve Harcanan Güven;
Manisa, Denizli, Mersin ve Kocasinan belediyeleri, kendi bütçelerinden milyonlarca lira harcayarak satranca katkı sunuyorlar.
Ama federasyonun koordinasyonsuzluğu yüzünden bu destekçiler “değer verilmeyen sponsor” konumuna düşüyor.
Takvim çakışmaları sadece sportif bir hata değil; ekonomik bir israf, iletişim felaketi ve güven kaybıdır.
Bir belediye veya sponsor, aylarca hazırlık yapıp yüzlerce sporcu beklerken, aynı hafta başka bir TSF organizasyonu açıldığında doğal olarak şu soruyu soruyor:
“Biz bu kadar emeği kimin için veriyoruz?”
Cevap gelmeyince, bir sonraki yıl o bütçe satranca değil, başka branşlara kayıyor.
Plan mı, Plansızlık mı?
Bu kadar çakışma artık tesadüf olamaz.
Üç şehirde, üç farklı dönemde yaşanan aynı sorun, sistematik bir koordinasyonsuzluğun göstergesi. Bu da Teknik Kurulun başarısız ve kimseyi dinlemeden aldığı planlamanın sonucudur. Bu yüzden bu yıl teknik kurul yaptığı tüm yanlışlar ile yüz yılın en başarısız Teknik Kurulu olmuştur.
TSF’nin görevi satranç ailelerini bölmek değil, birleştirmektir.
Ama bugün gelinen noktada hem sponsorlar hem de yerel yönetimler federasyona küsmüş durumda.
Sonuç ve çağrı
TSF, takvim yaparken “her etkinlik kıymetlidir” demek yerine bunu uygulamalı olarak göstermelidir. Bu, yalnızca takvimde küçük oynamalar yaparak çözülebilecek bir problem değil; merkezi bir koordinasyon, sponsorlarla erken iletişim, il federasyonlarıyla uyum ve genç sporcu programlarını gözeten bir strateji gerektirir. Federasyonun görevi, satranç ekosistemini birbirine rakip değil, birbirini tamamlayan yapıların üzerine kurmaktır.
İster Manisa’da ister Pamukkale’de ister Mersin’de olsun her çakışma, Türk satrancından çalınmış bir fırsattır. TSF’den beklentimiz açık: takvimler artık masa başında değil, stratejiyle hazırlanmalı; çünkü satranç yalnızca tahtada kazanılmaz, doğru yönetimle de kazanılır.
Şimdi biz bunları yazıp herkesin bilgisine sunduğumuz için de ya Kayserili dostları üzerinden algı yaratıyorlar ya da haksız yere ceza vererek göz korkutup herkese şu imajı mı veriyorsunuz: “Sizin de sonunuz böyle olur”.
Açık ve net olarak şunu belirtmem de fayda var, işin hukuksal boyutu devam edecektir elbette. Baskılar ve yıldırmalar bizi caydıramaz. TSF ye bağlı maaşlı bir personel değilim, TSF lisansına sahip antrenör, hakem ve sporcu hiç değilim. Bu yüzden benim anayasal hakkım olan tüm eleştirilerimi köşemde yazmaya devam edeceğim. Kayserili vatandaşa da tek cevabım kızı üzerinden mağdur olmuş biri ki (Zamanında bu konu özelinde haklı olduğunu savunanlardandım istediğine sorabilir) Kızım üzerinden algı yaratmasını da kamuoyuna bırakıyorum. Kızım 12 yıldır sporcu kendi halinde kimseye karışmadan sadece öğrenci ve sporcu olarak devam etmiştir, kimsenin hakkını yemeden kendisine ayrıcalık tanınmadan sporunu icra etmiştir. TSF nin kurul başkanlarından birinin vaatleri ile yaptığı gibi TSF organizasyonlarına ücretsiz gitmemiş, gittiği tüm yurt dışı organizasyonlarında da TSF ye gerekli ödemeler yapılarak gitmiştir. İstenirse dekontları da ekleriz bu konuda hem alnımız ak hem vicdanımız rahat. Kız sporcular için ne yaptın demiş kendileri ben ücretsiz dersler verdim kulübümde, peki siz ne yaptınız? Bahsettiğiniz yazıdaki söylemleri kim için neden yapıldığını biliyorsunuz sanırım. Bu ülkede kadın bir başkana ağız dolusu küfredenlerin ceza bile almadığı dönemlerde, sevseniz de sevmeseniz de bir kadına kimse hakaret edemez eden hak ettiğini bulur.
Son söz olarak, kişi kendinden bilirmiş işi, bugün kendi kusurlarını kapatmak için başkalarını kötü gösterip linçlemeye kalkanlar bir gün adalet karşısında hak ettiğini bulacaktır.
Bu yanlış planlamaların sonucu olarak seneye bu sponsorlar gerekli ilgiyi gösterecek mi? Bunu da zaman ile göreceğiz. Böylelikle neden uyarmaya çalıştığımızı herkes anlayacaktır.
Keyifli Okumalar dilerim…..
Geldikleri gibi giderler…..
Yorumlar
Kalan Karakter: