Herkese merhabalar, Satranç dünyasının taht savaşlarını ele alacağımız bu yazımız ile siyasetin güçlü yüzünün ülke sporunu ve satrancını ne hale getirdiğini son perdede anlatmaya çalışacağız.
Bundan sonraki dönemde sadece satranca hizmet edecek faydalı bilgiler ve sporun gelişimine katkı vermeye devam edeceğiz. Belki ilerde bir kitap halinde tüm yaşananları bir roman halinde sunabilirim. Ancak şu dönem bu sporun siyasetinden nefret eder boyuta geldiğim için sadece son düzlükteki olumsuzlukları aktarıp sadece sporcu yetiştirme odaklı çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Nasrettin hoca ve Timur’un fillerini herkes okumuştur. Bu yazının asıl metni biraz fazla uzun olması ve son dönemdeki gelişmelerden dolayı daha sade ve öz birkaç konuyu dile getirmeye karar verdim. Şimdi bu Timur’un filleri ve KRAL ÇIPLAK kısmını anlatalım o zaman.
Malum geçtiğimiz dönemde, TSF birinci, ikinci ligi ve Kulüpler şampiyonası tamamlandı. Çıkan takımları tebrik ederiz. Düşen takımlara da geçmiş olsun dileklerimizi iletiriz. Bizler ikinci ligde mücadelemizi verdik. Türkiye beşincisi olarak tamamladık. Son maç ile çıkabilirdik. Kaybettik çıkamadık. Sağlık olsun. Son tur öncesi beraberlik teklifi almamıza rağmen bunun doğru olmayacağı başka takımın hakkına girmeme düşüncesi ve takımımıza da güvenmemizden dolayı tenezzül bile etmedik. Gerçi bunu kabul edip çıkmayı garantileyebilirdik. Kabul etmedik diye her türlü alay konusunun da muhatabı olsak da biz doğru olan yaptığımız için gururlu ve mutluyduk ki, nitekim Düzce gibi hem sporcuları hem yöneticisi sevdiğimiz kişilerin de hakkına girmedik. Aksi olsa bunun vicdani tarafı da bizi rahatsız ederdi açıkçası. Neyse sonuçta biz doğru olanı yaptık vicdanen de rahattık. Tersini çıkarımız için yapmış olsaydık vicdanen huzursuz olacaktık üstelik bu kadar etikten bahsederken camianın ağzına sakız olmaya da gerek yoktu. Daha liglere gelmeden işte bunları düşüreceğiz onun üstüne oynuyoruz gibi söylemleri bize duyurmaya kalksalar da aldırış etmedik. Sahadaki mücadelemizi sahada vererek gereken dersi verdiğimizi düşünüyoruz. Bu anlamda hem teknik ekibimize hem tüm sporcularımıza sonsuz teşekkür etmeyi buradan borç bilir onlar ile ne kadar gurur duysak azdır. En üzüldüğümüz kısım turnuva boyunca ligden çıkan takımın ergen sporcularının sporcularımızı tahrik etmeleri, saygısız tavırları oldu. Aldırış etmedik hadi gençler dedik, turnuva ortasında ilgili kulüp yöneticisi bize gelip hocam kusura bakmayın ergenler yanlış yapmış demelerine rağmen uyardık. Hocam eyvallah da bizim çocuklarda ergen kanları hızlı akıyor yönetici olarak tedbir alın lütfen dedik. Maçlar bitti biz çıkamadık kendileri çıktı, biz olayın doğası bu olduğu için kendilerini tebrik ettik. Maç boyunca ne tahrik ettik, en ufak saygısız hareket yapmadık. Hatta hiçbir maç sonucunu da paylaşmadık rakibe saygısızlık olmasın diye. Turnuva bitti ilgili kulübün sporcuları sosyal medyalarında paylaşarak yakışıksız hareketlerde bulunması bizi çok üzdü. Gerçekten biz bunları hak etmemiştik. İlgili kulüp yöneticisi ne kadar arayıp özür dilese de etkilendik sonuç olarak. Herkes kendine yakışını yapar sonuçta biz kendimize yakışanı yaptık, yapanlar yaptıkları ile utansın diyeceğiz artık.
Liglere gelmeden önce TSF Kulüpler Koordinasyon Kurul Üyesi olarak daha önce toplantıda aldığımız bazı kararları yönetime sunduğumuz notları dillendirip, kulüplerin sorunlarını dile getirelim istedik. Zaten ne hikmet ise ne Karaman da ne ligde bizden başka da konuşan olmadığı için biz yine üstümüze düşeni yapalım kulüplerin sorunlarını dile getirelim dedik. Hatta bunu konuşacağımızı kurul başkanı ile de görüştük. Liglerde toplantı öncesi kulüp yöneticileri ile de görüştük, özellikle İstanbul temsilcisi ile de çok konuştuk birçok konuda ortak fikirdik aslında. Toplantı öncesi Teknik Kurul Başkanı tüm kulüp yöneticileri ile görüştü fikirlerimizi aldı, biz fikirlerimizi sunduk, sunulan önerilerde neler olup olmayacağını da konuştuk ki gayet verimli ve olumlu bir durum. Bu kulüpleri dikkate alıyorum imajıdır. Bizde sevindik tabii. Ancak bir gördük uygulanan ile yönetim kafasının aynı olmadığını fark edince dedim ki Gürcan dur burada yanlış bir şey var. Uygulama var gibi gösterilip bildiğini okuyan kendi düzenini kurmaya çalışan NARSİT bir yönetim anlayışı var. Bu tamamen yönetim bakış açısına eleştirimdir. Onu belirteyim de.
Toplantı günü neler Konuşuldu,
Söz aldım ve bendeki konuları direkt başkanın olduğu toplantıda ilettim kimse söz almak istemedi nedense Korku dağları sis bastı sanırım
Ne dedik;
⦁ Denizli çok sıcak bu şartlarda ve yurtlarda çok zorlanıyoruz, temmuz ayında olacak ise ligler daha serin iller düşünülmesini önerdik,
⦁ Birinci lig ile ikinci lig arasındaki ayrılan bütçe farkı arasında 7 kat fark olmasının doğru olmadığını daha makul seviyelere geçmesini özellikle konaklama konusunda ikinci lig tarafında da bir iyileştirme yapılması,
⦁ Kulüpler şampiyonasında 7-24 arası takımların direkt katılma hakkının olması suni üçüncü lig oluşmasının faydalı olmasından bahsettik,
⦁ Liglerde oynayan takımların U12-U18 liglerinde takım oynatma zorunluluğunun gelmesi alt yapı gelişiminin önünü açacağını söyledik. Süper lig deki eğitim kulübü olmayan kulüplere bunları söylemek istemedikleri için buna sıcak bakılmıyor. Hani Türk sporcuların gelişimi önemliydi? Sponsorlar alt yapıya da yatırım yapsınlar o zaman?
⦁ En önemli konulardan birinin yabancı sayısının kulüpler şampiyonasında da olması ve diğer liglerde de birer artırılması maliyetleri düşüreceği ve kulüplerin yükünü hafifleteceğinden bahsettik. Buradaki kriter yerli oyuncuların yabancılardan 3 kat daha fazla ücret istemesinden kaynaklanmaktadır. Buradaki düşünce ebetteki yerli oyuncu daha fazla kazansın yabancı oyuncu hiç gelmesin ama federasyon olarak buna kaynak oluşturmuyorsanız kulüplerin dezenformasyona uğramaması için çalışmıyorsanız, kavrayıcı ve kapsayıcı federasyon değilsiniz demektir. Çözümü olmayıp sonucu kendine göre belirlemek diktatör rejimlerin yaklaşımıdır.
Federasyon başkanımızın cevabı çok ilginçtir; Bizler Vahap ve Mustafa’nın kazanacağı ücretin azalmasını istemediğimiz için yabancı oyuncu artırımını kabul etmiyoruz. Başkan kulüplerin kalkınma sorununa Vahap ve Mustafa mı karar veriyor? Onların kazancı TSF’nin sorumluğu kulüplerin değil ki dedim, ben doğru bulmuyorum dedi ve herkese dönüp yabancı oyuncu isteyenler, istemeyenler el kaldırsın dedi. Sonuç sizce ne oldu. Tabi ki kimse istemedi ben ve 2-3 kişi istiyoruz diye el kaldırdı. Neden korku dağları sisle bulandı. Hani o kurulda beraber kararları topladığımız böyle olması gereken dediğimiz Kurul başkanı ve İstanbul il temsilcisi yüzüme baka baka istemiyoruz dedi. Dedim ki arkadaş makam sen ne güzel bir silahsın korkudan istiyoruz diyemediler. Yüzlerine de söylediğim için çekincem yok, kendi çıkar ve menfaatleriniz için doğruları görmediniz. Gerçi kendi ilindeki iki kaliteli hakeme karşı haksızlık yapıldığın da her iki dönemde de sessiz kalan birinden bu duruşu beklememde kendi adıma bir garipti. Neyse dersimizi aldık sonuçta. İşte o zaman dedim ki yüzünüze her şeyi konuşanlar Timur’un karşısına çıktığında yan çiziyor ise, Timur çok güzel yapıyorsun bir fil daha gönder. Bunlar bu dilden anlıyor. Zaten direk bu kafa ile aynı çatı altında olmayacağım için anında kuruldan istifa ederek gerekeni yaparak kendi huzurumu yakaladım. Herkes hak edildiği gibi yönetilir.
Bu arada Teknik Kurul başkanı ile yapılan toplantı başka önerilerde de bulunduk, biz Türk satrancı kazansın kulüpler güçlensin derdindeydik zaten. Kurul başkanı orada sorabilirsiniz ne anlattığımı.
Neler Söyledik;
⦁ Kulüpler güçlensin maddi kaynak veya sponsor havuzu konusunda çalışmalar olsun,
⦁ Kadın masa ve genç masa sadece TÜRK olsun ki hem kadınlarımız hem genç masalarımızın gelişimi büyüsün,
⦁ Kulüplerden başlayarak genel masalara yabancı sayısı bir tane artırılsın ki, ekonomik olarak biraz rahatlasın kulüpler, tüm masalar yabancı olsun demedik,
⦁ Kulüpler şampiyonasında 7-24 arası takımlar direkt final oynasın böylece suni üçüncü lig oluşsun, hem de alttan gelen eğitim kulüplerinin sporcularına da yarışma alanı yaratacak mecra oluşsun. Sadece il de değil finallerde de oynayarak kendilerini geliştirecek bir alan olsun,
⦁ Liglerde takım sayıları biraz düşürülebilir mi diye sorulduğunda, eğer yığılma var ise elbet çok fazla olmamak kaydı ile düşürülebilir dedim. Teknik konuda Kurul bakanına güvendiğim için sayılar ile ilgili bir sorun olabilir diye düşünmedim bile, ama yönetimin kendilerine göre ligleri tasarlamaya başladıklarını düşününce kendilerinden olanlar ve olmayanlar olarak ligi şekillendireceklerine kesin kanaat getirdim,
⦁ 3 puan sistemi özellikle gelmeli, herkes eşit şartta ve adil ortamda yarışmalı anlaşmalı beraberliklerin önü kesilmeli, bunu düşünüyorlar sanırım kendi işlerine de gelmiyor çünkü ama lig tasarlanacak ise bunu da yapmazlar ise şaşırmam.
Hatta kurul başkanı şunu sordu; Genç masa için o kulübün lisansını en az 3 yıl taşımalı fikrine ne dersin dedi? Kesinlikle doğru bulmadığımı söyledim. Bu tutumdan bazı kulüplerin menfaat sağlayabileceği için kapsayıcılık ve eşitlik yapısına uymayacağını özellikle belirttim. Çünkü bazı kulüpler oyuncu havuzu gibi havuz tuttukları için hem transferinde zorluk çıkarıyorlar hem de sadece kendi kulüpleri arasında dönmesini sağladıkları için benim gözümde adalet kavramını ortadan kaldıracağına inandığım için uygun değil dedim. Başkaları ne dedi bilemem orasını.
Başkan ile toplantıda başkanın tavrından sonra, kulüp yöneticilerinden biri kimdi göremedim açıkçası, “Parası olan gelsin, olmayan gelmesin” dedikten sonra, salonu terk ettim. O ortamda durmanın doğru olmadığını anladım.
Başkan turnuva boyunca alanda sadece kendi ekibi ile dolaşıp o yüksekten bakan tavırları ile kendileri ile yakın olanlar ile görüştüğü için ödül töreninden sonra ortamda şu lafı etmesi soğuk duş etkisi yaratmadı değil. “5000 TL vantilatör destek parası verdik Allah bilir onu da cebine indirmişlerdir.” Sayın federasyon başkanı, sen federasyon başkanısın, tüm kulüplerini sporcuların ve hakemlerin başkanısın nasıl böyle bir laf edersiniz? Siz kendi kulübünüzü yönetmiyorsunuz ya da TSF sizin şirketiniz değil, kulüplerde sizin çalışanınız değil. Şirketlerdeki patronların aylık yemek yardımı verip nankörlük ediyorsunuz zihniyeti ile aynı yaklaşım. Siz camiaya patronluk değil öncülük etmelisiniz. Bu vasıflara sahip olmadığınız ve yaşınızın genç olmasına verdiğim için çok şaşırmıyorum açıkçası. Satrancı satranççılar yönetecek söylemi ile bunu mu kastettiniz bilemedim ancak satrancı yönetmek için satranççı olmanıza gerek yok. Adil ve şeffaf olmanız yeterli. Bu yeteneklere sahip olmak için yöneticilik tecrübesi ve kişisel gelişim eğitimleri almış olmanız lazım.
Mesela çok merak ediyorum insanlar ile selamlaşmak, hâl hatır sormak, dertlerini çözemeseniz bile dinlemek çok mu zor? Herkese tepeden bakan sanki herkesin maaşını siz veriyormuşsunuz gibi insanlardan uzak durup aracılar ile görüşmek ya da etrafınızdaki beyin takımını sadece dinlemek ne kadar doğru. Yani insanca yaklaşmak bu kadar zor olmasa gerek. Turnuva boyunca yönetimdeki arkadaşlar herkes ile selamlaştı turnuva alanından ayrılmadı herkes ile bir hasbihal yaptı. Bu en çok olması gereken bir tutum. Sizin tutumunuz NARSİST ve Patron zihniyetli yaklaşım, kimse sizin maaşlı işçiniz değil. Biz varsak orada varsınız. Bunu da hatırlatmak isterim.
Tabi bu yönetimde belli yerlere dolar ve euro ile maaşla yerleştirilip belli kurumlarda çalıştırdığınız personelleriniz var bu yüzden de kendinize biat yönetimi kurduğunuzu bilmemek olmaz.
Sosyal medya yönetimini bilmiyorsunuz. Bu konuda sorumlu kişi ile sürekli tartışmamıza rağmen bildiğini okuma gibi zihniyet var. Adalet ve eşitlik kavramından uzak yaklaşımı ile dikkat çeken bu arkadaşın ilk istifa etmesini bekleyenlerdenim yalan yok.
Peki geçmiş dönemin MHK sine sürekli laf söyleyenler, sadece MHK değil ki, Teknik kurul da vardı işin içinde, o hakem çetelerinden en çok mustarip olanlardan biriydim. Sadece size yapılmadı haksızlıklar. Avrupa yaş gruplarına ismi üç kez yazılıp üç kez çıkarılan hakemleri gördünüz mü mesela ve bu durum resmi sayfadan yayınlandı. Sonra o turnuvaya, ismi yazılmayan şimdiki kurullarda olan 4 kişi gitti bunu biliyor muydunuz? Yani geçmiş dönemin son döneminde bu kişiler etkili değil miydi sanıyorsunuz? Öve öve bitiremiyorsunuz. Evet şimdiki MHK ve Teknik kurul geçmiş dönemden daha başarılı ancak geçmiş de olan kişiler hala buralarda. Teknik kuruldan yönerge geçirmek için dokuz takla atıyorduk, Elo kriteri gibi saçma bir konu ile çocukların 2 senesi mağdur oldu sonra FİDE konuyu kesin çözüm ile noktaladı.
Bu açıklamalardan sonra TSF sosyal medyası ile olan sorunu anlatayım biraz,
Çocuklar yurt dışında yarışıyor dereceye giriyor, biz de sadece kendi sporcularımız değil altını çiziyorum orada yarışan ve derece yapan tüm TÜRK sporcuların pozunu çekip yolluyoruz. Bize deniyor ki sadece ilk üçe giren sporcuları paylaşırız diğerlerini paylaşmayız. Diyoruz ki arkadaş sen bir open turnuvada tüm dereceye giren podyuma çıkanları paylaşmıyor musun? Bunlarda yurt dışında girmiş neden paylaşmıyorsunuz ki, bu sporcuları motive etmez mi? Yönergeyi gönderiyoruz. Aaaa yönergede varmış paylaşalım. Başka Sırbistan turnuvası yine tartışıyoruz. En son Kavala Turnuvası 5-6 sporcu dereceye girmiş arkadaş ayıptır artık ya kendi sporcum bile olmadığı halde isyan ettik. Diğer çocukları paylaşmaktan neden kaçınıyorsunuz şaka gibi bir zihniyet. Neyse ki kavgalar sonuç verdi de diğer çocuklar da paylaşıldı, en son Bulgaristan da şampiyon olan değerli bir sporcumuz biz söylemeden paylaşıldı. Kaldı ki o sporcular birbirlerine yurt dışında o kadar destek oluyor ki başka bir sporcuya haksızlık yapıldığında da isyan ediliyor. İlgili kişilere de sorabilirsiniz. O sporculara versek sosyal medyayı siz yönetin desek genç halleri ile sizden daha iyi yönetir kesin.
Sporcular unvan aldıklarında paylaşmadınız? Derecelerini paylaşmak istemiyorsunuz? Ne istiyorsunuz? Özellikle kız sporcular ile ilgili sorununuzu anlamıyorum. Burada da Milli takımlar kuruluna iki çift sorum olacak,
⦁ Size e-posta ile de şikâyette bulunduğumuz milli takım online kampında milli sporcumuzun hesabını alıp, başka bir platformda turnuva düzenleyerek kendi kulüp sporcusu ile maç yapacağı zaman hazırlık yapan biri ile ilgili mağdur olan sporcunun velisinin de şikâyeti olmasına rağmen neden milli takım kampında vardı?
⦁ Kız sporcuların gelişimi neden takip edilmiyor, milli takım gelişimlerinde üstün performans ile fark yaratan kızlar kamplara neden alınmıyor, bu sporcuların gelişimi ve maçları izleniyor mu? Maçlarına baktığınızda oynadığı kaliteli maçlara rağmen gelişimlerine neden destek verilmiyor? Özellikle son 6 ay içinde gelişimi yüksek olan sporculara neden fırsat yaratılmıyor?
⦁ Kızlar için kamp yapıyorsunuz, bambu evleri gibi bir yerde, ilk başta dedim ki sakin ve sessiz bir yer gayet de güzel ama kızlardan gelen tepkiye baktığımda haklılar. Arkadaşlar bu kız çocuklarının özel ihtiyaçları olabilir 7-8 KM şehir merkezinden uzak olması ne kadar doğru? Onu geçtim erkeklere sağlanan eşit şartlar kızlara neden sağlanmıyor? Siz kadın hegemonyasına karşı bir zihniyetiniz olduğu için kadınların bu sporda sporcu, hakem, antrenör ne olursa olsun gelişimi umurunuzda değil. Bu ülkede WGM çıkmıyor uzun yıllardır. Bu potansiyele sahip sporculara sahip çıkmıyorsunuz, Karaman da söylemiştim kız sporcu gelişimine katkı sağlamak zorundasınız? Hatta Kadınlar şampiyonasındaki kadın hakem sayınız yeterli değil her yıl söylüyorum bunu, 90 sporcunun yarıştığı turnuvaya 2 kadın hakem koyuyorsunuz. MHK deki kadın arkadaşlar bu konuya niye sessiz? Bunu en çok sizin dile getirmeniz gerekmez mi?
⦁ Eşitlik adalet sadece erkek sporcular üzerinden mi olacak? Erkek sporculara yapılmasın demiyoruz zaten daha çok yapın ama kız sporcuları Özbekistan milli takım ile maç yaptırdık diyerek kamp yapmış sayılmıyorsunuz eğitim desteği vermiş sayılmıyorsunuz.
Sadece göz boyama modunda yaptık ettik, neler yaptınız?
⦁ Open turnuvalar yaptık, vay arkadaş iyi ki yaptınız, Çeşme haricindekilerini de baltaladınız. ,
⦁ İlk defa düzenlenen Openları ya ligler ile ya da milli takım kampı ile çakıştırıp baltaladınız. Üstüne tenezzül edip nezaket ziyaretine bile gitmediniz!
⦁ Başkan Vekili sadece Çeşme ve Ankara open turnuvalarında gözüküyor, önceden liglerden ayrılmazken bu sefer liglere bile gelmedi ki sonra nedeni ortaya çıktı. İstifa etmiş. Bu kararında yeni alındığını düşünmüyorum geçmişi vardır bence,
⦁ Bence sırada Temsilcilikler Koordinasyon Kurul başkanı var hatta yerine aday bile hazır, İstanbul dan sürekli takım çıkartması ile meşhur İl temsilcisi yeni aday olacak bence, yüzüne de söylediğim için çekincem yok yeni Karaman sen olacaksın diye. Karaman da öyle elini kolunu sallayarak gitmez bence, hemen olmasa bile pasivize edilir, mobbing ile gönderilmeye çalışılabilir.
⦁ TSF’nin bu 9 aylık süreçte sadece onu yaptık bunu yaptık bununla görüştük ee sonuç, FIDE’nin komisyonlarındaki yeni arkadaşlarımız. Bu arada komisyon üyeliklerinin en az bir ayı var önceden netleşmişti. Hak ediyorlar mı? Evet fazlası ile ancak şunu da unutmamaları gerek somut veriler ile çalışmalar yapılmalı.
⦁ Federasyonun sporcular ve kulüpler üzerinde en ufak bir çalışması yok bu 9 ay özelinde,
⦁ Eylül dönemi geliyor sağlık raporlarına 250 TL verilecek, bir de vize ücreti olacak, hala turnuvalara kayıt problemi ciddi problem umarım yeni sezona bitmiş olarak gireriz; yoksa facia,
⦁ Federasyonun sadece umurunda olan süper lig ve birinci lig takımları ki, birinci lige çıkan bir takıma kendi yandaşları bir arkadaşı tebrik mesajında “klimaları odalara hoş geldiniz” diyebilecek kadar cüretkâr. Zihniyet aynı çünkü.
⦁ Kurullarınız işlemiyor mhk ve teknik kurul haricinde çalışan bir kurulunuz yok, icraatları neler merak ediyorum şahsen.
⦁ Her şeyi geçtik üç kurulda aynı anda olan arkadaşınız var, yetmedi ilçe temsilcisi de yaptınız, federasyonu da üstüne yapsaydınız icraat da ne var merak ediyorum şahsen,
⦁ Yakında takım sayılarını düşüp oyları da düşürürlerse şaşırmam, ee o zaman ağlamayacaksınız, sadece süper lig ve birinci lig oyları olsun ikinci lig den takım sayısı düşürelim oyları da teke düşürelim. Efsane ötesi olur Timur’un ikinci filinin darbesi büyük olur yeminle
⦁ Buraya son olarak eğitici eğitmen yani, birinci kademe antrenör veya ikinci kademe antrenör eğitimlerine verdiğiniz isimlere dikkat edin, bununla ilgili de şikâyet yazdık. Konuşmayı bilmeyen, hitabeti olmayan, satranç dan anlamayanları lütfen eğitici eğitmen sıfatına da sokmayın. Çok komik duruyorsunuz.
Yönetim zihniyetinin bu NARSİST yapısına ben biat etmeyeceğim. Edenlere de çıkarlarınız çakıştığı zaman sizi sahnede görmek istiyorum diyeceğim. Bu saatten sonra tek kişi bile kalsam mücadeleye devam edeceğim, ancak kimse için parmağımı dahi kıpırdatmayacağım, yüzüme başka konuşup arkada biat edenler beni bir daha aramayın net diyorum. Umurumda değilsiniz.
Kendi çıkarlarınız ve menfaatleriniz üzerine mi dönecek düzen buyurun devam edin. Bundan sonra bende aynısını yapacağım, kendi takımım ve sporcularım haricinde kimse için en ufak parmağımı oynatmayacağım.
Sevgili yönetim orası sizin şirketiniz değil, sizin kulübünüz değil. Tüm kulüplerin, sporcuların, antrenörlerin ve hakemlerin kurumu. Gelişim çağındaki genç zihniyetinden acilen çıkıp daha farklı bir perdeden yönetimsel anlayışa girmelisiniz. İktisadi işletme tekniği, İnsan yönetimi, kurumsal kimlik yönetimi gibi global kimliklilere sahip olmadığınız için yaşınızın küçük olmasına da veriyorum bunları yüksek EGO ve NARSİST anlayış ile federasyon yönetilemez. Diktatör rejimi uygulayamazsınız.
Kendi çıkarlarınız için yaşanan süreçlerin hiçbir aşamasında yoktunuz, sesiniz çıkmadı. Şimdi ise sadece sonuçları konuşuyorsunuz. Oysa asıl mesele süreçtir; sonuçlar herkesin dilinde, marifet sürece sahip çıkmakta. Gelin, o sürecin içinde yer alın, yoksa sadece dışarıdan yorumlamakla kalırsınız. Laf değil çözüm önerileri ile gelin.
Sağda solda sosyal medya da yazanlar, yazmayın dikkate alıp okumuyorlar bile, arkada da dalga geçiyorlar. Mevzu aynen şu yazmış işte Onların umurlarında değil hiç kimse boşuna enerjinizi de tüketmeyin. İşinize odaklanın bence.
Son olarak fide komisyonlarına giren arkadaşlarımızdan özel isteğimiz; aşağıdaki gibi cihazlar el dedektörlerine yakalanmıyor, bunun için fener ile kulak kontrolü yapılması gerekmektedir. Bunun tüm dünyadaki önemli turnuvalar için hayata geçirilmesi Anti-Cheeting anlamında bence gelişen teknoloji ile önem taşımaktadır.
Son Söz:
Tüm yaşananlara rağmen satranç için mücadeleye devam edeceğiz.
Sonuçta herkes kendi yolunu çizer. Ben, kendi yolumda satrancı sevgiyle, dürüstlükle ve mücadeleyle büyütmeye devam edeceğim. Ancak menfaatleri için ilkelerinden vazgeçenler bir gün siz daha büyük kaybedeceksiniz…
Keyifli okumalar dilerim.
Sevgiyle kalın..
Yorumlar
Kalan Karakter: