Satranç, insanlığın en eski akıl oyunlarından biridir. Hamle düşünmeden yapılmaz, riskler hesap edilmeden taş ileri sürülmez, en önemlisi de adil bir oyun zemini vardır.
Oysa Türkiye’de satranç, oyunun kendisinden çok, federasyonun yarattığı “Biatokratik Chess” düzeniyle anılır hale gelmiştir.
Biatokrasi: Biat kültüründen gelen, “Biat etmeyeni suçsuz da olsa mahvederim, biat edeni suçlu da olsa ihya ederim” şeklinde bir yönetim biçimidir.
Bu yeni versiyonda oyunun kuralları açıkça şunlardır:
-
Biat etmeyeni suçsuz da olsa tasfiye et,
-
Biat edeni suçlu da olsa ihya et,
-
Yetmiyorsa en yakınlarına saldır, aile fertlerine saldır,
-
Eleştireni ise troll ordularına havale et,
-
Troll orduları ile kendilerini en iyisini yaptıklarına ikna etmeye çalış,
Böyle bir sistemin adı ne satrançtır ne de spor yönetimi; olsa olsa ergenlik çağında kalmış bir iktidar oyunudur yani “PlayStation Yönetimi’dir.”
Tehdit ve Baskının Satranç Versiyonu
Kendi çizgilerinden olmayanları görevden almakla, makam kaybettirmekle tehdit eden, gücünün yetmediği yerde ise aile üyelerini hedef göstererek “bak işte sana bunu yaparız” mesajı veren bir federasyon düzeniyle karşı karşıyayız. Bu, kurumsal aklın değil, ergen öfkesinin göstergesidir. Hani racon kesen tavırlar ile biz asla bel altı vurmayız diye slogan atan satranççı Timur ve avaresi kendilerinden olanları yanlarında tutup olmayanlarında kendilerine gücü yetmediği için en yakınındaki kişilere saldırmayı delikanlılık zannediyor. “5000 TL verdik vantilatör parasını da Allah bilir cebe indirdiler” zihniyetinin size karşı madem öyle al sana diyerek en yakınındakilere saldırmayı bel altı vurmayı kendilerine hak sayan Timur ve etrafındaki NARSİST ego maşaları ile tehdit oluşturduklarını sanırlar.
Sorsanız delikanlılık raconundan bahsederler ama işlerine gelmediğinde bel altı vurup en yakınınıza saldırmayı kendilerine hak sanırlar. Bizim oralarda meşhur bir laf vardır “Ateş olsanız cürüm kadar yer yakarsınız”. Bizler sizlerin maaşlı personeli olmadığımızı anlatamadık size. Sorun yok demirden korksak mermiye kafa atmazdık.!!
Satranç, stratejinin oyunudur; ama burada stratejiden çok intikam planları oynanıyor. Liyakatin yerini biat almış durumda. Fikir üretmek değil, emir almak değerli hale gelmiş.
Bizler Fikri hür vicdanı hür insanlarız. Kendinize rol model aldığınız ülke yönetimi gibi her yere kayyum atanması gibi görev makam ile herkesi tehdit edemezsiniz. Her kuşun eti de yenmez. Gençsiniz kanınız hızlı akıyor ama racon bilmiyorsunuz savaşın bile adabı dürüstü makbuldür. Gücünüz yetmediği insanlara bulaşamadığınız zaman yakınlarına bulaşmak sizi küçültür. Hep derim karakter ve duruş bir gömlek gibidir, kiminin üstünde ütülü durur kimin üstünde ütüsüz. Cellat olsanız kaç yazar derler raconda 😊
Troll Orduları ve Çocukça Raconlar
Bir de troll seferberliği var. Sosyal medyada troll hesaplarla birilerini kötüleyerek, kendi yanlışlarını perdelemeye çalışıyorlar. Bu küçük oyun, toplumun gözünde sadece bir şeyi kanıtlıyor: “Sistem çoluk çocuk tarafından yönetiliyor.”
Raytingi 2000 Eloyu geçmeyen satranç ulemaları, yüz milyon baloncuklu tiktokçu satranççıları ile alkış toplayıp en iyisini ben yaparım imajı yaratmaya çalışmalar, yanlış yapılanları gizlemeye çalışıp en iyisi olduklarını göstermeye çalışma çabaları. Bu işi de doğru yapamıyorlar da 😊işte dostlar alışverişte görsün maksat. Bir şey yapacaklar tüm sosyal medya tetikleniyor “İŞTE BU, İŞTE BUUU, UYUTURUZ” troll tanrıçaları 😊
Ciddi bir kurumun yöneticileri, troll ordularıyla değil; şeffaflık, hesap verebilirlik ve başarıyla anılmalıdır. Ama bugünkü tabloda federasyon, sosyal medya raconlarıyla ayakta kalmaya çalışan bir gençlik derneği görüntüsünden öteye gidemiyor. Gençlik kolları faaliyetleri ya da futbol holiganları gibiler şaka gibi 😊
İş Bankası gibi kurumun itibarsızlaştırılması;
İş Bankası, Türk satrancının gelişimine yıllardır katkı sunmuş, uluslararası ölçekte örnek gösterilen bir sponsorluk modelini hayata geçirmiştir. Bu kurumun adını taşıyan organizasyonlara dil uzatılmasına göz yumulması ve buna karşı durulmaması ise açık bir akıl tutulmasıdır.
Bir yanda büyük markaların, altyapıya yatırım yaparak geleceğin Yağız’larını, Ediz’lerini yetiştirme çabası; diğer yanda kısa vadeli iktidar hesapları için bu markalara gölge düşüren bir federasyon yönetimi. Hangisi satranca hizmet ediyor?
İş Bankası gibi bir kurum, bugünkü “Biatçı federasyon modeli” yerine, vakıf temelli, tarafsız ve kapsayıcı bir yapıyla geleceğe yön vermeli. İşin daha profesyonel kişilerin öncülüğünde Türk satrancına yetiştirilecek çocuklara öncülük edecek, gerçekten gelişime ve desteğe ihtiyacı olan çocuklar üzerinden yetenek değerleri üzerine yön verecek tek el yapısına müsaade etmeden, Türk satrancının temeline yön verme kısmına da yönelmesi bu ülkenin satranç geleceği için çok önemlidir. Çünkü çocukların yeteneği ve başarısı, küçük hesaplara sığmayacak kadar büyük bir değerdir. Cumhuriyetin bankası Atatürk’ün bankasının bu ülkenin en kıymetli değerinin, Ülke geleceğinin gençlerinin bu yapıdan bağımsız desteklenmesine çok ihtiyacı vardır.
Çürüyen Sistem ve Ego Sarmalı
Bugünkü yapı sadece biat kültürüyle değil, aynı zamanda bir ego şovuna dönüşmüş durumda. Kendinden olanı öne çıkaran, kendinden olmayanı silmeye çalışan, narsistçe bir güç gösterisiyle kurumun çürümesini hızlandıran bir anlayış hâkim.
Bir kurul kurulacak, başvuru kriteri oluşturuluyor, yani isimleri yaz daha iyi, oraya başvurabilecek 5-6 kişi olacak şekilde kriter oluşturulmuş o kişilerde kendilerinin daha önce belirlediği kişiler olduğu apaçık ortada. Ama olsun dostlar alışveriş de görsün, şeffaf ve adiliz biz 😊
Satranç tahtası siyah ve beyaz taşların eşitliğine dayanır. Eğer sadece kendi renginizin taşlarını oynatıyor, diğerlerini sahadan atıyorsanız bu artık satranç değildir; sahte bir gösteriden ibarettir.
İlk defa düzenlenen Openlar da Timur hazretleri yok ortada, aynı tarihe ülkenin marka turnuvaları çakıştırılıyor. Denizli Open, Manisa Open, Çubuk Open yetmedi, şimdi de Mersin Open ile Türkiye Kupası çakıştırılmış. Ey hak, pes artık yani 😊
Türkiye de Aralık ayında Dünya Rapid Biltz U9-U17 şampiyonası yapılacak, vay arkadaş sanki adaylar turnuvası ya da fide dünya şampiyonası yapılacak. Arkadaş bu ülkede 2022 yılında Avrupa yaş grupları düzenlendi. Tamam çıtayı yükseltin daha iyisini yapında ilk oymuş gibi kendinizden önce yapılanları yok sayma derdiniz nedir anlayamıyoruz. Hayır İş bankası olmasa onu da yapamayacaklar da neyse 😊
Tamam anladık Efsane olmak istiyorsunuz en iyisi siz olmak istiyorsunuz, ağam, paşam padişahım çok yaşa istiyorsunuz ama bu kafayla bir yıldır bir arpa boyu yol alamadığınız için asla hiçbir zaman bir EFSANE BAŞKAN olamayacaksınız. Kadınlara olan düşmanlığınız dan her yerde bir ego savaşı ile insanları yok etme çabanız yadsınamaz. Ama size şunu derler, Efsane başkan olmasaydı siz o koltukta oturamazdınız. Evet yönetiminde yanlış kişiler vardı sorunlar vardı belki ama asla sizin dilinizde olmadı. Bu gerçeği de değiştiremeyeceksiniz. Sürekli orayı dürtüyorsunuz son dönemde siz değil miydiniz her şeye müdahil olup karışan, MHK atamalarına görevlerine kadar karışan, şunlar görev alsın bunlar almasın, Avrupa yaş gruplarında görev alacaklar listesini yayınlatıp kaldırtan sonra isimleri yayınlanmayan mevcut şu an ki kurullarda olan avareleriniz ile kendinize görev çıkaran. Bir tek siz akıllısınız, bir tek siz biliyorsunuz demi her şeyi 😊
Neydi Slogan: “Satrancı Satranççılar yönetecek” doğrudur. Görüyoruz Playstaiton oynuyoruz 😊
Ne Yapılmalı?
Eleştirinin değeri, yol göstermekle artar. Türkiye satrancı bu kısır döngüden çıkmak için cesur adımlar atmalıdır:
-
Liyakat esaslı yönetim: Görevler, başarı ve tecrübeye göre verilmelidir. Kimse “biat etmedi” diye cezalandırılmamalı, “sadık kaldı” diye ödüllendirilmemelidir.
-
Bağımsız denetim: Federasyon mali ve idari açıdan bağımsız kurumlarca denetlenmeli; sonuçlar şeffaf şekilde paylaşılmalıdır.
-
Sosyal medya etiği: Federasyonun resmi hesapları ve yöneticileri, troll kampanyalarıyla değil, saygın iletişim diliyle hareket etmelidir. Resmi hesapların acilen bir paylaşım nasıl yapılır, gönderi nasıl oluşturul eğitimi almalı. Bir gönderi yayınlayıp silip tekrar yayınlamak nedir, paylaşımın içeriğinin nasıl olması gerektiği nasıl bilinmez anlayamıyoruz. 17 – 18 yaşındaki gençlere versek daha iyi yaparlar net!
-
Sponsorlara güvence: İş Bankası gibi değerli kurumlarla iş birliği şeffaf ve sürdürülebilir bir zemine oturtulmalı, bu markaların itibarı korunmalıdır.
-
Genç yeteneklere eşit fırsat: Yağız, Ediz ve daha nicelerinin yolu açılmalı; kulüp ayrımı gözetmeden, tüm gençler aynı imkânlardan yararlanmalıdır. Timur hazretleri ve etrafındakilerinin sürekli söylediği gibi “Bizim için Vahap ve Mustafa’nın kazanacağı gelir önemli” den ziyade ya da Timur’un kulüp sporcularının haricinde de yetenekli sporculara fırsat eşitliği sağlanmalı.
-
Görev süreleri sınırlı olmalı: Federasyon başkanlığı ve kritik görevler belli dönemlerle sınırlanmalı, rotasyonla yenilenmelidir. 10 dönem devam eden bir il temsilcisi olmamalı mesela ya da aynı kişiye zilyon tane kurulda görev verilmemeli.
-
Kurumsal kültür dönüşümü: Biat yerine liyakat, korku yerine güven, alkış yerine başarı kültürü inşa edilmelidir. Trollcülükten başarı odaklı çalışmalar zaten sizi zirveye taşır. Siz yaratmadan o takdir mekanizması oluşur zaten. Patronluktan liderlik sıfatına dönmeniz lazım. Bu camianın patronu değil lideri olmalısınız.
Son Söz: Oyun Henüz Bitmedi
Gece kurtla birleşip kuzuya saldıran, gündüz çobanla yas tutan bir oyunun adı satranç olamaz. Bu, olsa olsa kötü yazılmış bir hamasettir.
Türkiye satrancı, troll ordularının raconlarıyla değil, gençlerin cesareti ve aklıyla büyüyebilir. Eğer bugün bu yapıya karşı ses yükseltilmezse, geleceğin Yağız ve Ediz’leri, daha yolun başında kaybolup gider.
Satranç, bir ülkenin akıl ve disiplin geleneğini temsil eder. Türkiye, bunu “ergen yönetim” karikatürüne teslim etmemelidir. Aksi halde oyun çoktan kaybedilmiştir.
Unutmayalım: Satrançta mat etmek kolaydır, ama asıl mesele oyunu onurlu oynamaktır!!
“Satranç akıl oyunudur; ergenlerin ego oyuncağı değil!”
Keyifli Okumalar Dilerim…..
Yorumlar
Kalan Karakter: