Satrançta Akıl Tutulması: Bir Yılın Ardından Gerçekler;
Bir yıl önce büyük umutlarla yola çıkıldı. “Satranççılarla, satranç için” denildi. Bu söz, satranç ailesi için yalnızca bir slogan değil, bir umut kaynağı olmuştu. Ama geçen bir yılın ardından umutların yerini hayal kırıklığı aldı.
Bugün geldiğimiz noktada ortada ne şeffaflık ne hesap verebilirlik ne de icraat var. Geriye yalnızca sorular, krizler ve suskunluk kaldı.
Peki hiçbir icraat olmayan Cumhuriyet tarihinin en iyi yönetimini olarak lanse edilen yönetiminin yapabildiği tek şey İngilizce sunum yapabilmek mi? Bugün 13 -16 yaşındaki sporcularımız bile harika akıcı bir İngilizce röportaj verebiliyorken yönetimin bunu pazarlama tekniği olarak sunan ve kamuoyunu manipüle eden dahi danışman aklını da tebrik ederim. Müthiş TEKNİK!
Bu yüzden başlık da İngilizce olsun ki, Vizyonumuz parlasın 😊
📉 İcraatlar Nerede?
Bir yıllık sürenin sonunda federasyonun gösterebildiği tek somut adım, birkaç Simultane Open etkinliği. Bunun dışında satranç ailesi adına kayda değer ne yapıldı?
-
Milli takımlar için ciddi bir program mı oluşturuldu?
-
Türkiye Kupası gibi bir organizasyon nasıl bir Open ile çakıştırılır bu nasıl bir vizyon anlayışıdır anlamış değiliz. Hele ki Mersin Open gibi marka bir turnuva ile olması facia. Pardon yönetimimiz için tek marka turnuva Çeşme Open özür dileriz atlamayalım orayı. İnsan kendi bacağına sıkıp kendi kendini nasıl baltalar cidden bu anlayışı bir türlü çözemiyoruz çözebilen var mı?
-
Kadın sporcular için yapısal destek mi sağlandı? Kadın sporcuları harcayan bir yönetim zihniyeti var. Sadece sporcular değil Kadınlara karşı Misogini (Kadın düşmanı tutum) anlayışı var ki tam zihniyet abidesi resmen. Ülkenin genel konumundan etkilenen durum sanırım. Ülkede Kadın WGM sporcu çıkarmamak için uğraşılan bir tutum var sanırım.
-
Liglerde düzen ve öngörülebilirlik mi getirildi? Liglere şeffaflık ve adalet yok, liglerin güvenirliği ortada yok, liglerde kulüp desteği yok. Bu detaylar önceki yazılarımdan okunabilir. Dağıtmayacağım konuyu.
Bunların Hiçbiri olmadı. Üstelik sponsorlar da uzaklaştı. Peki neden? Çünkü hesaplar şeffaf değil. Sponsor gelirleri nereye harcandı, bağımsız bir denetim var mı, hiçbir şey belli değil. Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük bankası İş bankası Sponsorluktan çekilmiş, başka bir kadın başkanı olan Tenis Federasyonuna kaymış. 2026 yılı itibari ile tüm sponsorluğunu çektiğini ima etmeye başlamış bir kurum. Yani insan anlamak da zorlanıyor, herkesin sahip olmak istediği böylesi bir sponsorluk nasıl riske atılır. Yakında Arzum da bırakırsa şaşırmam. Çünkü bu kadar yüksek EGO ile her şeyi ben bilirim ben yapabilirim edası ile işin uzmanlarından değil de kendini akıllı zanneden işgüzar akıllar ile hareket edilir ise sonuç kaçınılmaz olur. Yıllardır kadın sporculara destek olmaya çalışan Arzum ne yaptınız dediğinde hesap veremediğiniz de yarın bende sponsor olsam hayatta durmam derim burası net. Birilerinin çıkarlarına yaranmak için sponsor olmam net. Sponsorlara açık çağrımızdır bu tarz konuları hesap verebilir düzeyde kurumlar ile ya da Sporcu dayanışması olan sporcu yetiştirmeye dayalı VAKIFLAR kurarak, ya da alt yapı kulüplerini destekleyen spora ve sporcuya destek olmayı misyon edinen yapıyı tercin edin lütfen. Artık bu ülkede sporculardan çok kurumlar sponsorları yoruyor bence. Hani başkanımız diyordu ya “5000 TL verdik vantilatör parasını da Allah bilir cebe attılar” kulüpler için. Peki başkanım siz sponsorluk paralarını ne yaptınız? Sponsor gelirleri hangi kalemlerde harcandı. Hangi sporcuya destek oldunuz? Bunları da kamuoyu ile paylaşır mısınız? İngilizce de olur fark etmez A1 seviyesi İngilizcemiz ile çözeriz inşallah 😊
⚡ Teknik Kurul: Masada mı, Yoksa Perde Arkasında mı?
Bir yıldır yaşanan en büyük çelişkilerden biri “Teknik Kurul”un rolü. Kâğıt üstünde görevi düzenlemek, planlamak ve satranç için teknik kararlar almak olan bu kurul, sahada bambaşka bir görüntü çiziyor: Manipülasyonun merkezi.
-
Kararları geciktiriyor: Lig formatları Eylül’de açıklanacaktı, hâlâ yok. Yaş gruplarının kriterleri belirsiz. Her kritik karar son dakikaya bırakılıyor, satranç ailesi sürekli belirsizlik içinde kalıyor.
-
Yanlışları örtüyor: Aynı TC kimliği ile birden fazla turnuvaya kayıt yapılması sorunu “çözüldü” denildi ama hâlâ çözülmedi. Aynı sorun defalarca yaşandı.
-
Yetki gaspı yapıyor: Normalde federasyonu yönetim kurulu yönetmeli. Ancak bugün perde arkasında federasyonu yönlendiren, kararları manipüle eden bir teknik kurul var.
-
Algı yönetiyor: Sosyal medyada sürekli “biz yaptık, biz çözdük” deniyor. Ama sorunlar çözülmediği gibi büyüyor. Üstelik sosyal medyayı yönlendirmeye çalışılıp sürekli algı yaratılmaya çalışan bir akıl, kendi kendini baltalıyor. Etrafa İngilizce sunum yapıldı diye alkış yaratılırken düşülen komik durum hakikatken içler acısı 😊
-
Sorumluluktan kaçıyor: Her yanlış uygulamanın ardından top taca atılıyor. “Kurul kararı aldı” denilerek kimse hesap vermiyor. Sonra da tiktokçu satranççılar ya da sağlık raporunu başa bela edenleri kâinat lideri zannettirip Open larda gezdirme becerilerine sahip bir akıl. Müthiş başarı 😊
-
Dahası, teknik kurul yalnızca kendi görevini yapmamakla kalmıyor; hakem kurulunun (MHK), eğitim kurulunun ve milli takım planlamalarının da önünü kesiyor. Sanki federasyon tek bir kurulun eline bırakılmış gibi…
Hatta kimin nerde görev alacağına ve MHK ye ciddi müdahalesi olan bir kurum kimin nerde görev alacağına kadar karışıyor, daha ötesi hakem arkadaşlar için norm ile tehdit etmeler, dahası verilen normların kaldırılması kadar uluslararası da görevi kötüye kullanma gibi yapılanmanın açıklaması var mıdır? Hesabını soran var mı? MHK bu kadar kendi kararlarını kendi alamıyor mu? İpleri Teknik kurulun elinde mi?
Sonuç ortada: Manipülasyonlar, liyakat yerine kayırmacılığın önünü açtı. Çalışan insanlar mobbinge maruz kalırken, hatalar yapan acemilerin yanlışları oy uğruna görmezden gelindi. Bir tane kurul da çıksın desin ki, biz şu kararları aldık şu projeleri yaptık. Teknik Kurul dan bağımsız çalışabildik. MHK üst kurulu gibi bir kurul kurulacak başvuru kriterleri evlere şenlik. MHK bile o kriterlere uymuyor 😊 Ahmet Mehmet demeden benim istediğim gelecek şeklinde kriterler yani kişiye göre kriterler ile şeffaflık örneği sergilendiği gösterilmeye çalışılıyor. Yerseniz 😊
🏙️ İllerde Adamcılık ve Kayırmacılık
Sorun yalnızca merkezde değil. Yerelde de tablo vahim. Özellikle İstanbul, Antalya, Adana ve Diyarbakır gibi illerde dikkat çekici yanlışlara göz yumuluyor.
-
İstanbul temsilcisi kendisini adeta TSF’nin “avatarı” gibi görüyor. Buradaki “avatar” ifadesi, kişinin kurumun görünür ve somut temsili gibi davranmasını anlatıyor. İstanbul temsilcisi, bu rolü abartarak sosyal medya üzerinden manifesto yayınlıyor ve resmi hesaplardan tetikçiliğe kalkışıyor. Bu durum kurumsal ciddiyeti ve tarafsızlığı yerle bir ediyor. Ötekileştirmeyi, kin ve öfke tohumları ile manipüle ediyor.
-
Antalya’da kulüplerin sorunları çözülemiyor, il hakemleri arasında sorunlar, kulüpler arasındaki sorunlar, turnuvalardaki sorunlar ayyuka çıkmış durumda içler acısı…
-
Adana’da çalışan, üreten, emek verenlere mobbing uygulanıyor. Başarılı isimler dışlanırken, yanlış yapanlar oy kaygısıyla korunuyor. İl deki kulüplerin camianın nabzı tutulmuyor şaka gibi.
-
Diyarbakır’da yıllardır süregelen sorunlar bitmiyor. Her yıl sorunlar katlanarak artıyor.
Peki neden göz göre göre yapılan hatalara göz yumuluyor? Neden liyakatsizlik ödüllendiriliyor, emek ise değersizleştiriliyor?
🗡️ Avatarın Don Kişotluk Hamlesi
İstanbul temsilcisi, kendisini TSF’nin avatarı olarak görüp Don Kişotvari bir kahramanlık rolüne bürünmüş durumda. Peki, bu büyük kahramanlık sahada neyi değiştirdi?
-
Yeni sezonda 500–600 TL para toplamak dışında somut ne yaptınız? Ücretli turnuvalar çoğunlukta iken, ücretsiz turnuva neden yapılamıyor?
-
İlinizdeki liglerdeki şaibe iddialarını neden çözemediniz? Kendi kulüpleriniz varken tarafsız olamamak nasıl açıklanabilir?
-
Kendi kulüplerinizdeki sponsorlukları şeffaf olarak paylaşabilecek misiniz? Benim paylaşma mı ister misiniz? İstanbul da tüm sponsorlar varken İstanbul Open neden düzenlenemiyor?
-
Takımlarınıza büyük sponsorluğu almak istediğiniz kurumlara neden kayyum atanıyor?
-
Kapalı kapılar ve mesaj gruplarında manifestonuzu yaymak için mobbing mi oluşturuyorsunuz? Yoksa görevle mi tehdit ediyorsunuz?
-
Anlamadığınız konulara müdahil olarak manipülasyon mu yaratıyorsunuz?
-
İstanbul’da yılda 200’den fazla turnuva varken her turnuvada buradan gelecek gelir kaygısını kontrol altında tutma kaygısı mı taşıyorsunuz? Burada bir parantez açayım özellikle bazı illerde yıllardır değişmeyen il temsilcileri içinde geçerli mi acaba? Koltuk ve gelir kaygısı mı, güç kaybı korkusu mu?
-
İldeki hakemler arasında adamcılık ve kendi düzeninizi mi kurmak istiyorsunuz? İstanbul’u ikiye bölüp her iki yakada bir imparatorluk mu kurmak istediniz?
-
Eyüpoğlu Turnuvası üzerinden Avrupa fatihi imajı çizmek, gerçek organizasyon becerinizi gösterebiliyor musunuz? Peki bakalım bu sene Cumhuriyet tarihinin en büyük özel organizasyonu olma başarısını gösteren 4-5 yıldır düzenleyen arkadaşın kurduğu çıtayı aşabilecek misiniz? Bekleyip göreceğiz!!
Bu tablo, kahramanlık rolünün sahadaki sonuçlarını net bir şekilde ortaya koyuyor: Kaos, güvensizlik ve manipülasyon. DonKişot luk değil icraat görelim arkadaşlar.
Buna çok şaşırmıyoruz geleceğin Temsilcilikler Kurul Başkanı adayı olarak öne çıkmak isteyebilirsiniz. 😊
🪑 Çalışmayan Kurullar: Koltuk İçin Süs
Bir yılın sonunda ortada çalışan tek bir kurul bile yok. Kurullar icraat üretmek için değil, koltuk dağıtmak ve oy toplamak için oluşturulmuş süslerden ibaret.
-
Temsilcilikler koordinasyon kurulundan illerde kaos çıkarmaktan başka bir oluşum ya da proje görebilecek miyiz mesela?
-
Hakem kurulundan güven verici bir adım gelecek mi? Doğu da ve deprem bölgesindeki hakemler daha çok görev alacak deniyordu, Daha çok open olması hakem arkadaşlarımızın Norm ve gelişim imkânı sağlanacaktı, Kadın hakem arkadaşların önü açılacaktı. MHK deki kadın arkadaşlar bile görev alamıyor ki gerisi alsın. Daha kötüsü MHK deki kadın arkadaşlarımızın Kadınlar şampiyonasına atanmayan kadın hakemlere bile sesi çıkamazken ne denebilir ki?
-
Kulüpler Koordinasyon Kurulu, Koordinasyon sağlayabildiniz mi? Yoksa Padişahım çok yaşa durumundan öteye mi geçemediniz Sayın kurul başkanı 😊
-
Eğitim Kulüpleri Koordinasyon Kurulu tam oy verenlerin dahil edildiği bir kurul, başkanın güzel bir sorusu vardı Karaman da “Eğitim Kulübü tanımı nedir” bu kavramı hangi kriterlere göre oluşturacaksınız. Bir yıl geçti kavramın açıklamasını bilen var mı? Biz biliyoruz da siz tanımlayabiliyor musunuz? Bu soruyu özellikle her kurulda olup üstüne de ilçe temsilcisi arkadaşımıza sormak isterim? Eğitim Kulübü nedir?
Kâğıt üstünde var olan ama fiilen çalışmayan kurullar, satranç ailesinin aklıyla adeta alay ediyor. Bir de müthiş akıldan talimatı alıyorlar, hemen padişahım çok yaşa organizasyonuna giriliyor. Kurullar bunun için var sanırım 😊EY HAK 😊
📱 Sosyal Medya Krizleri: Ciddiyet Kaybı
Federasyonun sosyal medya yönetimi, profesyonellikten çok uzak. Paylaşımlar silinip tekrar yükleniyor, dereceler düzgün açıklanamıyor, iletişim krizleri çözülemiyor.
En kötüsü, “biz en iyisiyiz” algısıyla sürekli övünmeleri. Oysa bu tavır sorunları çözmek yerine daha da komik bir görüntü yaratıyor. İstanbul temsilcisinin kahramanlık edasıyla manifesto yayınlaması ve resmi hesap üzerinden tetikçiliğe soyunması bunun en bariz örneği. Herkesi arayıp hadi paylaşıyoruz arkadaşlar, hop herkes paylaşıyor 😊 Çok komiksiniz cidden bu kadar malzeme vermeyin Allah aşkına azcık ciddiyet 😊
Not: Geçmiş tarihli postu yeni gibi atmanızda çok komik cidden, bir konu veya olay varsa gününde paylaşılır aradan zaman geçince paylaşılınca komik oluyor çok gülüyorum buna 😊
🔍 Sorular Büyüyor, Cevap Nerede?
Bir yılın sonunda satranç ailesinin zihninde şu sorular var:
-
Neden sözler tutulmuyor?
-
Neden sorunlar çözülmüyor?
-
Neden yereldeki adamcılık görmezden geliniyor?
-
Neden mobbing iddiaları duymazdan geliniyor?
-
Neden kurullar çalışmıyor, hesap vermiyor?
-
Neden sosyal medya bile yönetilemiyor?
-
Sponsorluklar neden kaçırılıyor?
-
Sporcuların gelişimi için neden alt yapı yaratılmıyor?
-
Satrancın duayeni ülkelerde büyük ustalar federasyonun sigortalı maaşlı çalışanı olarak çalışıp alt yapıya destek verirken bu yapıya neden geçilmiyor?
-
Büyük ustalara para kazandıracağım diye turnuva yapmak yerine neden onların geleceği güvence altına alınmıyor? Başkanımız ne diyordu: “Vahap ile Mustafa’nın kazanacağı parayı düşünmek zorundayım” Cevaplayalım o zaman sigortalı federasyon çalışanı yapın o zaman, Örnek: Azerbaycan Federasyonu!
-
Kulüplere destekler neden artırılmıyor?
-
Ligler neden daha kaliteli ve herkesin katılımcı olabileceği bir düzene çevrilmiyor? Parası olanın katılabileceği yapıdan tüm alt yapı kulüplerin katılımcı olabileceği yapıya dönmüyor? Liglerde puanlama sistemi neden daha adil bir sisteme dönmüyor?
-
Kadın sporcuların geleceği neden düşünülmüyor? Neden desteklenmiyor?
-
Hakem görevlendirmeleri ve gelişimleri neden tehdit ve çıkar ilişkisi ile yönetiliyor?
-
Sporculara verilemeyen gri pasaportlar kimlere veriliyor ve gezdiriyor? Vize alamadığı için turnuvaya gidemeyen sporculara çözüm neden üretilmiyor?
Ve en önemlisi: Neden Türk satrancı kaos içinde bırakılıyor? Sıcak samimi ve gerçekçi değilsiniz. Ego ve Kibir üzerine kendinizi Allah zanneden tavırlarınızdan ne zaman vazgeçeceksiniz? Başkanın bir tane gülen fotosu olmaz mı arkadaş? Sayın başkan bakın bunu cidden ciddiye alın. Patron edasından vazgeçip acilen lider gibi olun, kimse sizin paralı çalışanınız değil. Lider olmak için samimi olun, güven verin, tutamayacağınız sözler vermeyin, insanlara tepeden bakan, ulaşılmayan başkan değil, herkesin ulaşabileceği samimiyetle görüşebileceği konuma gelin, insanlara tepeden emreder üslubunuzdan vazgeçin. Bu şekilde kendi imajınızı da bitiriyorsunuz burası net! Ah alıyorsunuz. Bel altı vurmalara devam ettiğiniz sürece siz zarar görürsünüz. Kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyleri insanların ailesine kadar inip müdahale edenlere sessiz kalıyorsunuz. Derdinizi derdiniz olduğu kişilerle kozunuzu paylaşın aileleri ya da yakınları ile değil!! O yürek varsa tabii….
⚖️ Şeffaflık = Güven
Bir federasyon için şeffaflık lüks değil, zorunluluktur. Şeffaflık olmadan güven olmaz. Güven olmadan da hiçbir gelişim mümkün değildir.
Bugün satranç ailesi artık parlak ve İngilizce sunumlar değil, somut icraatlara bakıyor. İngilizce sunumlarla, sloganlarla kimsenin aklıyla oynanamaz. Çünkü satrancı büyütecek olan vitrin değil, içeriktir. İçeriği olmayan vitrin, kıyafeti olmayan giyim dükkanına döner.
Ya da geçmiş de yapılan projeleri tekrar yeni versiyonu ile güncelleyerek çıkartmak icraat olamaz herhalde değil mi? Türkçe Konuşan Ülkeler Satranç Birliği, ya da ceza evleri projesi ile gündem yaratmaya çalışmayın. Siz o postu attığınız da o proje yapılıyordu İzmir de. GSİM ne sorabilirsiniz.
Bir yılın sonunda görünen tablo acıdır:
-
Manipülasyon yapan bir teknik kurul,
-
Çalışmayan ve süs haline gelmiş kurullar,
-
Yerelde adamcılık ve kayırmacılık,
-
Mobbing gören emekçiler,
-
Sosyal medyada komediye dönüşen bir kurum…
-
Sporcu gelişimin sağlanmadığı, önemli yeteneklerimiz olmasa el ile tutulur başarının gelmemesi,
-
Türkiye’nin en büyük kurumunun sponsorluğunun kaybedilmesi, diğer büyük kurumun da her an gidebilecek olması,
-
Liglerin itibarsızlaşması,
-
Alt yapı kulüplerinin yok edilme çabası,
-
Tekel düzenin yaratılmaya çalışılması,
-
Bizden olanlar ve olmayanlar olarak camianın ötekileştirilmesi, baskı ve diktatörlük ile yönlendirmelerin yapılması,
-
Simultane Openlar ile birbiri ile çakışan turnuvalar, Türkiye Kupası gibi organizasyonların itibarının zedelenmesi, Türkiye de ilk kez düzenlenen Open ların sponsorlarını ve kurumlarını küstürülmesi
-
Sağlık raporu gibi ciddi krizin yönetilememesi, ortak ve merkezi bir çözüm bulunamaması,
-
Bağımsız denetim kurulu ile denetim mekanizmasının olmayışı, hesap verilebilirlik mekanizmasının çalışmaması,
-
Kadın sporcu gelişimine yeteri kadar destek verilmemesi, bu sporcuların yurt dışı turnuvalarının önünün açılmaması, bu sporcuların PR’nın yapılmaması,
-
Turnuvalarda toplu kayıt ve aynı anda tüm turnuvalara kayıt sisteminin önüne geçilememesi yereldeki turnuvaya yazılamayan sporcu krizi,
-
Hakem arkadaşların emeklerin karşılıklarının geç ödenme krizi, ne yerelde ne de kurumsal olarak zamanında karşılanmaması, ödemelerinin en az 6 ay dan önce alınamadığı sorunlar üzerine neden gidilmez, Özellikle MHK hakemlerinizin hakkını kim koruyacak arkadaşlar. Hakem arkadaşların birçoğu meslek aşkı ile yorucu tempoya katlanırken birçoğu bu sorun yüzünden artık bu mecradan uzaklaşmaya başlıyor. Amaç kaybetmek mi kazanmak mı?
Ve tüm bunlara rağmen hâlâ “en iyisi biziz” diyerek poz veren bir federasyon. İşte asıl akıl tutulması budur.
📢 Satranç Ailesi Susmayacak
Satranç ailesi tüm bu soruları sormaya devam edecek. Çünkü hesap sorulmadan ilerleme olmaz.
Ve unutmayalım: Türk satrancı geleceğini kaybetmek üzere… ama satranç ailesi buna seyirci kalmayacak.
“‘Satranççılar Yönetimde’ Söyleminin Bedeli: Satranç geleceği krizi mi?”
Türk satrancı katlediliyor!
Acemilik + Diktatörlük = Çöküş
Taht hırsı oyunu yuttu…
Peki siz, bu sonu alkışlamaya hazır mısınız?
Dipnot: Evet iletişimsizlik, yüksek EGO ve kibir ile yönetilen bir yönetimi eleştiriyoruz. Çatı değişmedikçe pek bir düzen olmaz gibi ancak bu çatı içinde o kadar kaliteli ve nitelikli kişiler var ki en çok onlara üzülüyorum. Türk satrancına değer katmış iki isim bende çok kıymetli tüm eleştirilerim de bu iki kişiyi özellikle tenzih ederim. FM Alper Efe Ataman hocam ve Seçkin Serpil hocam çok seviliyorsunuz hatta yönetimin satrancı satranççılar yönetecek söylemine en uygun iki isimsiniz. İletişiminiz, karşınızdakine saygınız, kibarlığınız hep takdir ettim hep etmeye devam edeceğim. Ancak üzgünüm coğrafya kaderdir diye düşünüyorum. Bu yapı içinde olmaması gereken iki kişisiniz ya da bu aymazlığın belki de önüne geçebilecek iki kişisiniz. Tüm camianın da size olan sevgisi çok farklı ki bende ki yeriniz çok ayrı çok severim sizi. Ama bazı gerçekler üzülerek ve can yaksa da amaç sizin de bizim de Türk satrancını daha ileriye getirmek bu yüzden sizlere de bizlere de çok sorumluluk düşüyor. Sezar’ın hakkı Sezar’a verilmeli burası net.
Satranç ile kalın, Keyifli okumalar dilerim….
Yorumlar
Kalan Karakter: