Atatürk’ü anmak, zamanı durdurmak değildir;
Tam aksine, onun bıraktığı yerden zamanı yeniden başlatmaktır.
Her 10 Kasım sabahı, Türkiye bir anlığına durur.
Dakikalar değil, zamanın kendisi susar.
Ama ben, o sessizliğin ardından ne kadar ilerleyebildiğimizi sorgularım.
Atatürk yalnızca bir önder değildi;
zamanı düşünceyle yeniden kuran bir iradeydi.
Onun ardından duran saat, aslında bize bir şeyi hatırlatır:
Zaman, yalnızca yaşanan anlarla değil, düşüncenin izleriyle ilerler.
Bir toplum düşünmeyi bıraktığında,
En doğru saat bile hep aynı noktayı gösterir.
Her yıl 10 Kasım’da kalbimiz aynı özlemle doluyor,
Ama onun düşüncesini yaşatmakta ne kadar çabalıyoruz?
Atatürk’ün mirası, sadece bir Cumhuriyet değil,
Aynı zamanda bir düşünme kültürüydü.
O kültürün içinde merak, sorgu, yenilik ve hatta itiraz vardı.
Bugün biz, bu mirası duvardaki bir fotoğraf gibi mi saklıyoruz,
Yoksa yaşamın içine mi katıyoruz?
Bir toplumun büyüklüğü, yas tutarken değil,
Yasın içinden üretirken belli olur.
Atatürk’ün yokluğuna ağlamak, bir duygudur.
Ama onun bıraktığı düşünceyi çoğaltmak, bir sorumluluktur.
Ben her yıl sirenler sustuğunda aynı soruyu sorarım kendime:
“Bugün, o yaşasaydı, bu ülkeyi nasıl görmek isterdi?”
SONSUZA KADAR MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
SİNEM AKSEMA
Radyo Ve Televizyon Programcısı
Yorumlar
Kalan Karakter: