2000’li yılların başında psikiyatri uzmanı olabilmek için hazırlamam gereken tezi kumar üzerinde yapmak istemiştim. O dönem bölüm başkanımız, ‘kumar özel bir alan, yeterli sayıda hastaya ulaşamazsın ve tezi tamamlayamazsın’ dediğinde ne kadar ‘hocam, ben her hafta maça giden adamım, hipodromda yarış atımız var, ben Türkiye’de kimsenin ulaşamayacağı kadar çok kumar bağımlısına ulaşırım ve çok değerli bir tez olur’ diye ısrar etsem de hocamı kumar bağımlısı hasta bulabileceğime ikna edememiştim.
Gerçekten de o yıllarda hastaneye kumarın yarattığı sorunlarla başvuran hasta sayısı belki de senede birdi. Fakat o yıllarda kumarın devlet için bir vergi edinme yolu olduğu keşfedilince ülkenin dört bir yanı yasal adı şans oyunları olan kumarhanelerle doldu. Öyle ki AKP ilk defa iktidar olduğunda at yarışı oynamayı seven insanlar, iktidarı kazanan muhafazakar partinin at yarışlarını yasaklayacağını dahi iddia etti. Oysa uygulamada tam tersi oldu. 90’lı yıllara kadar Çarşamba, Cumartesi ve Pazar günü koşulan at yarışları önce haftada 4 sonra 5 sonra her güne yayıldı. Bugün at yarışlarından uzak dostlarım durumun ne duruma geldiğini tahmin etmede zorlanır. Bugün her gün genelde 3 ayrı şehirde koşulan yarışlara kumar oynanabiliyor ve bunun üzerine yurtdışında koşulan koşulara da bahis alınabiliyor. Yani at yarışlarını yasaklar mı diye korkulan hükümet, haftada at yarışı sayısını 3’ten 21’e çıkardı.
İddia oyununun devreye girmesiyle kumar her mahalleye girdi. Hele ki internetin yaygınlaşıp her cep telefonu ile bahis sitelerine ulaşımın sağlanması milyonlarca insanın elinin altına sanal kumarhaneleri getirdi. Sonuçta psikiyatri servisine neredeyse senede bir hasta gelirken, son dönemlerde kumar sorunu yüzünden hayatı kararmış, ruhsal ve sosyal büyük yıkım ve kayıp yaşamış insanlar hemen her gün çare bulmak için hastane sıralarında oluyorlar.
Hiç düşündünüz mü? Kumar denilince ilk aletlerden biri olan zar’ın üzerinde neden sayılar yok da noktalarla sayılar temsil ediliyor? 1 sayısı yazılacağına tek nokta… Birçok araştırmacıya göre kumarın icadı sayıların bulunmasından da önce. Yaklaşık 5500 yıldır bu gezegende insanlar bir şekilde bir şeyler üzerinden kumar oynuyorlar.
Bugün modern dünyada kumarhanelerde bir yılda dönen para müzik, film ve spor dünyasında dönenden uzak ara önde. Gerçekten kumar tutkunu biri için oyun oynamanın aslında parayla ilgisi yok. Kumarhane sahiplerinin de şansla işi yoktur, bir kumarhane asla kumar oynamaz ve işi şansa bırakmaz. Tüm oyunlar kasanın kazanacağı şekilde matematik ve istatistik bilimine göre düzenlenmiştir.
Daha önceki yazılarımda primer narsisizm her insanda olduğunu ve olması gerektiğini de anlatmıştım. Narsisizm duygunuz patolojik boyutlara ulaşırsa karşınızdakilere yıkıcı olabilirsiniz. Fakat narsisizm duygunuzu başkaları keşfedip manipüle ederlerse siz yıkılabilirsiniz. İnsanların özel hissetme duygusunu en iyi şekilde kullanan ve manipüle eden yerler ise kumar oynatan yerlerdir. Oynadığınız piyangonun milyonlar içinde size çıkma ihtimali, tuttuğunuz atın burun ucuyla da olsa yarışı kazanması, bahis yaptığınız takımın geriye düşüp kazandığı maçta her attığı gol, rulet topunun dönerek sizin para bastığınız sayıya gelmesi, tanrı tarafından özel bir insan olarak tescillendiğinizin bir işareti gibidir. Bu duygu kumarhane ve benzer işletmelerde sağlanan ekstra lüks hizmetlerle de pekiştirilir. Ücretsiz sigara, alkol, yiyecek ikramları, ortalamanın çok üzerinde güzellikte, özel seçilmiş kurpiyer kızlarla adeta sizin ne kadar önemli olduğunuz hissi her hücrenize zerk edilir.
Kumar üzerine daha çok söyleyebileceklerimiz olabilir. Sayfamız sınırlı. Ben hala kumar sorununun anlaşılma ve önleme çalışılmasının toplumda ilgi ve destek göreceğine inanıyorum. Yazıyı beğenir, yorum ve paylaşımlarla desteklerseniz önümüzdeki haftalarda bu konuda bir seri yazmaya gayret edebilirim.