Yeni bir bilgi edinmenin verdiği hazzı size anlatamam ama heyecanla yazabilirim. Meraklısına, Baas rejimi hakkında kısa bilgiler vermek istiyorum. Esadcılık, Saddamcılık, Baasçılık nedir? Osmanlı İmparatorluğunun, çöküş dönemine girdiği son zamanlarında Arap Milliyetçiliği de Arapların bulunmuş olduğu topraklarda ün kazanmıştı. Osmanlı İmparatorluğu’nun barındırdığı birden çok Millet, nasıl ki ayaklanıp, özgürlük talep ettiyse, aynı şekilde Araplar da (tabii ingiliz-fransız destekli olacak şekilde) ayaklanmalar ve isyanlar çıkararak bağımsızlık talep etmişlerdi. Süreçleri fazla detaylandırmadan Baas rejiminin aktif olduğu döneme geliyorum. “Arap Milliyetçiliği ve Sosyalizm” fikirlerinin savunuculuğunu üstlenerek, Arapların aydınlanmasını ve kültürlerini yaşatabilmesini destekleyen bir rönesans hareketidir Baas. Arap dünyasını tek bir devlette birleştirmeyi amaçlamıştır ve “Birlik, Özgürlük, Sosyalizm” sloganı ile ortaya çıkmıştır. 1947 yılında Mişel Eflak, Selahaddin el-Bitar’ın başlatmış olduğu Arap Baas Hareketi ve Zeki el-Arsuzi’nin liderliğini yaptığı Arap Baas’ının birleşmesi ile “Arap Baas Partisi” kurulmuştur. Sonrasında 1952 yılında, Ekrem el-Havrani liderliğindeki Arap Sosyalist Hareketi ile birleşerek, “Arap Sosyalist Baas Partisi” kurulmuştur. Amaç birleşik Arap Devleti kurmak olduğu için Mısır ve Suriye’nin bir araya gelerek oluşturmuş olduğu BAC yani Birleşik Arap Cumhuriyeti çok romantik olsa da başarılı olamamış ve dağılmıştır. Irak Ramazan Devrimi ve 1966 Suriye Askeri Darbesi Baas Partisi’nin Irak kanadı, Irak Başbakanı Abdülkerim Kasım, “Ramazan Devriminde” devrildi. Pan- Arap Milliyetçiler yani Baasçılar, derhal BAC’ye yani Suriye ve Mısır’ın oluşturmuş olduğu “Birleşik Arap Cumhuriyeti’ne” girilmesini istiyorlardı ancak Irak Komünist Partisi bu konuda aceleci değildi. Arka planda aykırı düşünceler gelişmeye başlamıştı ve 1963 yılında Baasçılar, Kasım’ı devirdi. Aynı yıl Suriye’de yaşananlar da şu şekildeydi, “Arap Sosyalist Baas Partisi Suriye Ulusal Komutanlığı” ile “Arap Sosyalist Baas Partisi Suriye Bölgesel Şubesi” arasında bir çekişme söz konusuydu. Ulusal Komutanlık “Nasırcıydı” yani Mısır’ın eski Cumhurbaşkanı Abdünnasır. Baasçılar, Suriye’yi federal ve bağımsız bir şekilde yönetmek istiyor ve Nasır ile yeni bir birliğe karşı çıkıyorlardı. En nihayetinde 1963 yılında Baasçılar kontrolü ele geçirdi. 1966 yılında da mevcut Baasçılardan rahatsız olan neo-Baasçılar kontrolü ele geçirdi. Bu darbenin başında da Salah Cedid ve Beşşar Esad’ın babası Hafız Esad vardı. Özetle, 1963 yılında Hem Suriye hem de Irak Baas Rejimi altında yönetiliyordu. İşin benim açımdan sorguya açık ve merak uyandıran iki kısmı var. 1. Irak’taki Ramazan Devriminin arkasında, CIA’nin olduğu söylentileri vardı. Eğer arkasında değilse bile, her şeyden haberi olmasına rağmen, ABD’nin hiç ses çıkarmadığı söyleniyor. Yani, Baasçıların, iktadara gelmesine ses çıkarmayan ABD’nin, sonradan “bu diktatörler gitsin” diyerek, son 20 yılını verdiği ve mesai harcadığı Baasçılar, Saddam ve Esad. Tarihler 1967’yi gösterdiğinde, Altı gün savaşları yaşanıyordu. İsrail’e karşı, cephe almış olan, savaş ilan eden ve aralarında Suriye, Irak, Mısır, Ürdün’ün bulunduğu Araplar. İsrail ise bildiğiniz üzere ABD ve İngiltere desteğini arkasına alarak savaşıyordu. İşin enteresan tarafı (sırası ile dikkatle okumanız önemlidir), a) ABD ve İngiltere’nin “Arap Birliğini” bahane göstererek savaşa girmiş olmasıydı. b) Yani şahsi fikrim, milliyetçi, özgürlükçü ve sosyalist bir Arap Birliğinden çekinen emperyalistler, önce gerçekleşen devrimlerle Arap Birliği hayali kurdurdu. c) Sonra bunu bahane göstererek altı gün savaşlarına dahil oldu. d) Sonrasında ise “Klasik Baasçılar” ile “Neo-Baasçılar” ile olası bir Arap Birliğinin önüne geçti ve diktatörler tarafından yönetilen bir Irak ve Suriye yarattı. e) Irak, Baas rejiminden 2003’te kurtuldu. 8 Aralık 2024 itibariyle de Suriye Baas rejiminden kurtuldu. f) Irak bölündü, darmadağın oldu ve kuzeyde IKBY kuruldu. Suriye’de de şu an için Fırat’ın doğusunda PYD/YPG, Merkez Şam’da ise HTŞ bulunuyor. 2. İşin ilgi çeken ikinci kısmına gelmek istiyorum. Esad da Saddam da Baas rejiminin temsilcisiydi. Neden Suriye ve Irak birleşerek Arap Cumhuriyeti’ni kurmadılar? Bir üst paragrafta yazdığım gibi “Klasik Baasçılar” ve “Neo-Baasçılar” olarak ayrıldılar. Öyle ki, 1966 yılında Baasçılığın liderlerinden Mişel Eflak “Artık partimi tanımıyorum” diyerek Baasçılığın yoldan çıktığını kanıtlar nitelikte yorum yapmıştır. Esadcı Baasçılık, derken kastedilen, Baba Hafız Esad ile başlamaktadır ve Beşşar Esad ile devam etmiştir. Hafız Esad, 1970 Askeri darbesiyle iktidarı ele geçirmiş ve neoBaasçı bir düzen benimsemiştir. Altı gün savaşlarında, Arapların yaşadığı mağlubiyet, Arap Birliği’nin bir rüya olduğunu kanıtlamış olacak ki, Esad tüm dikkatini güçlü bir Suriye yaratmaya vermiştir. Lidere dayalı bir Devlet anlayışı benimsenmiştir. Zeki el-Arsuzi'nin ilk Arap Baas Partisinin, kurucularından olan Cemal el-Etasi, Esadcılığın sahte bir Milliyetçilik olduğunu ve azınlık egemenliği olduğunu söylemiştir. Saddamcı Baasçılık, Irak Milliyetçiliğini temel alan ve Irak merkezli bir Arap dünyasını planlayan anlayıştır. Tamamen militaristtir. Tüm siyasi anlaşmazlıkların silah, savaş, korku yoluyla çözümlenebileceğini düşünmüştür. William Harris, Baasçılık ile ilgili der ki "Baas'ın zaferi Suriye ve Irak'a 'güvenlik ve istikrar' (el-emn ve'l-istikrar) olarak adlandırılan onlarca yıllık bir tiranlık armağan etti. Her iki ülke de ideolojik mutlakiyetçiliğe, yirminci yüzyıl sonu Arap dünyasının standart cumhuriyetçi ve monarşik otoriterliğinden farklı bir kötücüllüğe sahip, klan temelli otokrasilere katlandı. Baasçı ortamda aile şirketleri kurmak için hızla güçlü adamlar ortaya çıktı...” Yazımı şimdilik burada sonlandırıyorum. Sanıyorum, konunun üzerine daha fazla gideceğim çünkü “Baasçılık” ilk başlarda, Klasik Baasçılar olan ve yukarıda adı geçen Eflak, Bitar ve Arsuzi tarafından samimi düşünceler ile kurulmaya çalışılmışsa da zamanla yoldan çıkarak, tiranlık ve diktatörlüğe dönmüştür. Burada dikkat edilmesi gereken iki hususu yukarıda paylaştım. Konunun neden üzerine gitmem gerektiğini söyleyeyim. Bu ipin ucu beni, ABD, İngiltere, İsrail’in yıllarca ilmek ilmek ördüğünü düşündüğüm planlarına götürecek diye düşünüyorum. Meraklı ve sorgulamayı asla kesmeyeceğiniz günler dilerim.
Baas Rejimi Yıkıldı. Baas Rejimi Çöktü. Nedir bu Baas Rejimi?
Yayınlanma :
26.12.2024 15:59
Güncelleme
: 26.12.2024 15:59
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: