Bazı duygular vardır, kelimelere sığmaz… Bazı haller vardır, yaşanır ama anlatılmaz. İşte razı olmak da onlardan biri. Dünyanın tüm karmaşasına, hayal kırıklıklarına, eksik kalan yanlara rağmen “Tamam…” diyebilmektir. Gönlünden geçenle elindekinin farkını görüp, buna rağmen şükretmektir. Çünkü insan razı olduğunda, kalbi serinler. Ve aslında orası cennetin ilk durağıdır.
Razı olmak, pes etmek değildir. Teslimiyettir. Hayatın getirdiği acıları, sevinçleri, eksikleri ve fazlaları olduğu gibi kabul etmektir. “Neden böyle oldu?” sorusunun cevabını aramaktan vazgeçip, “Böyle olması gerekiyordu” demeye başlamaktır. İnsan razı olduğunda, ruhu savaşmayı bırakır, huzurla nefes alır.
Kimi zaman planların bozulur, yollar kapanır, insanlar gider… Ve sen ne kadar direnirsen diren, bazı şeylerin önüne geçemezsin. İşte o an, kaderin sessizce kulağına fısıldadığı cümleyi duyarsın:
"Razı ol."
Çünkü razı olmak, teslim olmak değil; güvenmektir. Görmediğin, anlamadığın ama sana daima iyilikle yaklaşan ilahi plana güvenmek. Başına gelenin sana zarar değil, hayır getireceğine inanmak. Ve her şeyin bir sebebi olduğuna yürekten inanmak...
Belki bir gün biri seni terk ettiğinde, belki planladığın bir iş olmadığında, belki de bir kayıp yaşadığında… İçinde büyüyen o sızı, yerini önce kabullenişe sonra huzura bırakır. Ve sen fark edersin ki: “Ah… meğer bu da gerekiyormuş.” İşte o an razı olmak, bir iç ferahlığına dönüşür. Bir dua gibi, bir sığınak gibi…
Çünkü razı olan yanmaz, razı olan çatışmaz, razı olan içerlemez. Kalbi tertemiz bir ırmak gibi akar. Gözyaşları arınma olur, sessizlik dua olur. Razı olmak, kalbinin hükmünü aklının önüne koymaktır bazen. Hesap yapmamaktır. Beklememektir. Olana gönül vermektir.
Ne zaman içinden taşan bir isyanı tutabilirsen... Ne zaman "Neden ben?" diye haykırmak yerine "Belki de bundadır bir hikmet" diyebilirsen… Ne zaman kalbini kendi ellerinle yatıştırabilirsen… İşte o zaman fark edersin:
Razı olmak, cennetin ta kendisidir.
Yorumlar
Kalan Karakter: