Karaciğer kanserine karşı küresel alarm: 15 milyon hayat kurtarılabilir
Dünya genelinde karaciğer kanseri vakaları hızla artıyor. 2022 yılında 870 bin olan vaka sayısının, 2050 yılına kadar 1,52 milyona ulaşması bekleniyor. Ancak uzmanlara göre bu gidişat durdurulabilir: Yeni analizlere göre, risk faktörlerine yönelik önleme stratejileriyle 15 milyon hayat kurtarılabilir.
Risk faktörleri kontrol altına alınabilir
The Lancet Komisyonu’nun son raporuna göre karaciğer kanseri vakalarının yaklaşık %60’ı önlenebilir nedenlere dayanıyor. Bunlar arasında viral hepatit, alkol kullanımı ve obezite kaynaklı karaciğer hastalıkları öne çıkıyor. Özellikle Metabolik İşlev Bozukluğuna Bağlı Yağlı Karaciğer Hastalığı (MASLD) son yıllarda en hızlı artış gösteren risk faktörü olarak dikkat çekiyor.
Uzmanlardan çok yönlü strateji çağrısı
Raporda, her yıl yeni vaka oranı %2 ila %5 oranında azaltılabilirse, 2050’ye kadar 17 milyon yeni vaka önlenebileceği ve 15 milyon hayatın kurtarılabileceği belirtiliyor. Uzmanlar bu hedefe ulaşmak için şu önlemlerin hayata geçirilmesini öneriyor:
-
Hepatit B aşılarının yaygınlaştırılması
-
Yetişkinlere yönelik evrensel hepatit taramaları
-
Obezite ve alkolle mücadele politikaları
-
Şekerli içecek ve zararlı gıdalara yönelik vergilendirme
-
Erken teşhis ve halk sağlığı eğitimlerinin artırılması
Avrupa’da önleme çalışmaları hız kazanıyor
Avrupa Birliği’nin “Kanseri Yenme Planı” kapsamında çocuklarda hepatit B aşı oranının %95’e çıkarılması hedeflenirken, sağlıklı yaşam biçimlerini teşvik eden politika reformları da gündemde. Ancak Avrupa Karaciğer Hastaları Derneği’nden Beatrice Credi, ticari çıkarların da hedef alınması gerektiğini vurguluyor.
"Yalnızca önleme yetmez, erken tanı da şart"
Karaciğer kanseri, tedavi sürecinin zorluğu ve düşük sağkalım oranları nedeniyle daha da kritik hale geliyor. Prof. Valérie Paradis, “Bu kanser türü diğerlerine göre daha agresif seyrediyor. Ancak risk faktörleri belirli olduğundan etkili stratejiler geliştirilebilir,” diyor.
Uzmanlar, özellikle Afrika ve Asya gibi sağlık sistemlerinin yetersiz olduğu bölgelerde erken teşhis ve hasta destek sistemlerinin güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor.