Türkiye’de art arda yaşanan gıda zehirlenmesi vakaları sonrası TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, gıda güvenliğinde yaşanan çöküşe dikkat çeken kapsamlı bir basın açıklaması yayımladı. Oda, yalnızca Kasım ayının ilk üç haftasında 750’den fazla kişinin gıda zehirlenmesi şikayetiyle hastanelere başvurmasının, ülkedeki denetim zafiyetini tüm çıplaklığıyla ortaya koyduğunu vurguladı.
Oda açıklamasında, gıda kaynaklı hastalıkların sadece ani sağlık sorunlarına değil, uzun vadeli kronik rahatsızlıklara, çocuklarda ve yaşlılarda ağır klinik tablolara hatta ölümlere yol açtığına dikkat çekilerek şu uyarı yapıldı:
“Gıda zehirlenmeleri kader değildir. Bu tablo engellenebilir.”
Ülke genelinde zehirlenme zinciri: Okul yemekleri, kermesler, düğünler, kantinler…
Basına yansıyan vakalara göre, Kasım ayında Türkiye’nin dört bir yanında çok sayıda toplu zehirlenme yaşandı. Samsun’da okul yemekhanesinde hamburger yiyen 5 öğrenci, Kayseri’de sucuk festivalinde 80 kişi, Rize’de mevlid yemeği sonrası 104 kişi, Gümüşhane’de okul öğle yemeğinde 29 öğrenci, Adıyaman Besni KYK yurtlarında 70 öğrenci, Trabzon’da düğün yemeğinde 100 kişi, Sakarya Ferizli Cezaevi’nde 131 mahkûm, Gaziantep Geri Gönderme Merkezi’nde 56 mülteci ve daha birçok noktada yüzlerce kişi gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastanelere sevk edildi.
Başkan Ömer Ulaş Kırım, bu vakaların tesadüf olmadığını belirterek şöyle devam etti:
“Tüm bu olayların altında tek bir neden vardır: Gıda güvenliği ilkelerine uyulmaması.”
Artan maliyetler, düşük kaliteli ürünler ve eğitimli personel eksikliği
Açıklamada, özellikle toplu tüketim alanlarında maliyet baskısı nedeniyle düşük kaliteli ürün kullanımının arttığı, hijyen kurallarının uygulanmadığı, soğuk ve sıcak zincirin korunmadığı, dezenfektan kullanımının azaltıldığı, teknik personel çalıştırılmadığı gibi hayati hataların yaygınlaştığı belirtildi.
Restoran, lokanta, büfe ve fast food noktalarında ise tablo daha da ağır:
-
Çapraz bulaşmayı artıran hatalı çalışma yöntemleri,
-
Personel hijyeninin sağlanmaması,
-
Yetersiz ekipman temizliği,
-
İçme kalitesinde olmayan suyun üretimde kullanılması,
-
İşletme sahiplerinin ve çalışanların gıda güvenliği konusunda eğitimsiz olması.
Odaya göre tüm bu riskler toplum sağlığını tehdit eden büyük bir boşluk yaratıyor.
Yerel yönetimler seyyar gıda satışına izin vermemelidir”
Oda, izinsiz/seyyar gıda satıcılarının kontrolsüz biçimde faaliyet göstermesinin ciddi tehlike yarattığını belirterek yerel yönetimlere çağrıda bulundu:
“Ruhsatsız, izinsiz, gözetimsiz gıda satışı halk sağlığının doğrudan tehdididir. Bu noktalara kesinlikle izin verilmemelidir.”
“Denetçi sayısı artmadan denetim artıyormuş gibi gösterilemez”
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın temel sorumluluğuna vurgu yapan Oda, denetim sisteminin kağıt üzerinde artırıldığını ancak pratikte etkisiz kaldığını belirtti:
“Denetçi sayısı artmıyorsa denetim sayısının artıyor olması etkinlik değil, istatistik makyajıdır. Denetim ekipleri çoğaltılmalı, özellikle gıda mühendisi sayısı artırılmalıdır.”
Gıda güvenliği, ancak bilimsel yetkinliğe sahip teknik personel tarafından sağlanabilir.
“İşletmeler açılmadan önce zorunlu gıda güvenliği eğitimi getirilmeli”
Oda’nın en kritik önerilerinden biri, işletme açmak isteyenler ve çalışanlar için zorunlu, sınavlı, belgeli gıda güvenliği eğitimi talebi oldu. Bu eğitimin mutlaka uzmanlar tarafından verilmesi gerektiği vurgulandı:
-
İşletmeci ve çalışan, bu eğitimi geçmeden işletme açamamalı.
-
Eğitim belirli aralıklarla yenilenmeli.
-
Süreci TMMOB Gıda Mühendisleri Odası gibi meslek örgütleri yürütmeli.
Küçük işletmeler gözetimsiz: “Gıda danışmanlığı sistemi hayata geçirilmeli”
Açıklamada özellikle küçük ölçekli işletmeler için önemli bir boşluk olduğuna işaret edildi:
“Küçük gıda işletmeleri teknik gözetim altında değildir. Bu boşluk acilen doldurulmalı ve yetkilendirilmiş gıda danışmanlığı sistemi uygulanmalıdır.”
Toplu tüketim kurumlarında gıda mühendisi zorunluluğu
Oda ayrıca sık zehirlenme vakalarının yaşandığı kamu kurumlarına dikkat çekti. Okullar, KYK yurtları, askeri birlikler, üniversiteler, cezaevleri, oteller ve spor tesislerinin iç denetim süreçlerinde mutlaka gıda mühendisi bulundurması gerektiğini vurguladı.
“Cezalar caydırıcı değil, firmalar isim değiştirip devam ediyor”
Açıklamada yaptırımların yetersiz olduğu, bazı firmaların defalarca ceza almasına rağmen isim değiştirerek piyasaya yeniden girdiği belirtildi. Bu durumun ancak Gıda İhtisas Mahkemeleri kurulmasıyla engellenebileceği söylendi.
“Gıda güvenliği insan hakkıdır”
“Güvenli gıdaya erişim temel bir insan hakkıdır. Halk sağlığını korumak, başta iktidar olmak üzere tüm yetkili kurumların asli görevidir. Ülkemizde gıda güvenliğinin tam anlamıyla sağlanması için gerekli tüm düzenlemeler acilen hayata geçirilmelidir.
Yorumlar
Kalan Karakter: