EÜ, yerli ve milli DNA aşısı hedefine emin adımlarla ilerliyor
Tüm Dünyayı etkisine alan yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınının önlenmesi amacıyla aşı çalışmaları hızla sürüyor.
Yayınlanma :
07.10.2020 20:56
Güncelleme :
07.10.2020 20:56


“EÜ’de dört DNA aşısı prototipi üzerinde çalışmalar devam ediyor”
DNA aşısı geliştirilmesi için yapılan çalışmalarda önemli yol kat edildiğini belirten Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “Bizler, göreve geldiğimiz ilk andan itibaren araştırma üniversitesi hedefimize ulaşmak için yüksek motivasyonla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Üniversitemizde yarattığımız bilim iklimi sayesinde ülkemizin öncelikli alanlarında Ar-Ge faaliyetlerini sürdürüyor; ürettiğimiz bilgiyi, ürüne dönüştürerek toplumun faydasına sunmaya öncelik veriyoruz. Ege Üniversitesi olarak sürdürdüğümüz Ar-Ge faaliyetlerinin meyvelerini aldık ve 2018-2019 döneminde TÜBİTAK’a en çok proje üreten birinci üniversite olduk. Bizler, bu başarının haklı gururunu yaşıyoruz. Dünya Sağlık Örgütü, Covid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmemişken Ege Üniversitesi olarak salgınla mücadelede stratejilerimizi belirleyerek eylem planlarımızı oluşturduk. Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalarımıza başladık. TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan COVID-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen ‘COVİD-19’a karşı DNA aşısı geliştirme’ projemizde Üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz, üstün bir gayretle çalışıyor. Multidisipliner alanlardan farklı paydaşlarla yürüttüğümüz proje ekibimizde; İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi, Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Ulusal Viroloji Referans Merkez Laboratuvarı ve Bornova Veteriner Kontrol Enstitüsü Müdürlüğün ve özel sektörden (Nobel İlaç San. Tic. A.Ş. ve Florabio Teknoloji Sanayi Tic. AŞ) araştırmacılar da bulunmaktadır” diye konuştu.
“Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapacağız”
Prof. Dr. Budak, “Üniversitemiz çatısı altında yürüttüğümüz çalışmalar neticesinde bugün, COVİD-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Ar-Ge kültürünü yapısında barındıran bir üniversite olarak ülkemizi ve dünyayı etkileyen stratejik projelerde liderliğimizi artırarak devam ettirmeyi planlıyoruz. Aşı geliştirme çalışmalarımızı daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte Üniversitemiz çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracağımızın müjdesini şimdiden vermek istiyorum. Bizler, Ege Üniversitesinin COVID-19 yanında diğer enfeksiyöz ajanlara karşı verilen mücadelede geldiği noktadan dolayı büyük bir heyecan ve onur duyuyoruz. Bugün burada olarak heyecanımıza ortak olmanızdan dolayı hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi.
Devletin, yerli ve milli aşı konusuna hassasiyetle yaklaştığını belirten Rektör Budak, İzmir’de bir aşı merkezi ve TÜBİTAK merkezinin kurulması gerekliliğini dile getirdi.
“DNA aşıları uzun süreli bağışıklık sağlıyor”
Aşının geliştirme sürecinden ve DNA aşısının avantajlarından bahseden Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya, “Aşı araştırma ve geliştirme süreci bütün dünyada standarttır. Biz, şu anda aşının bağışık yanıtı uyarma özelliğini test ediyoruz. Bu sürecin iki ay kadar sürmesi bekleniyor. Bu sürecin ardından 1 ay süreyle toksisite çalışması olacak. Daha sonra bir dosya hazırlanıp Sağlık Bakanlığına başvuru yapılacak. Başvuru sürecinin de en iyi ihtimalle üç ay süreceğini düşünüyoruz. Bu süreç farklı sebeplerden dolayı bir miktar uzayabilir. DNA aşılarının tüm dünyada öne çıkan en önemli özelliği toksik etkilerinin olmaması. Bu, 500’ün üzerinde klinik çalışmayla denenmiş bir yaklaşım. Kolay üretilebilirliği, raf ömrünün uzun olması, hava sıcaklığına dayanaklı ve ucuza mal olması; DNA aşılarının en büyük avantajları. İnaktif bir virüs aşısıyla karşılaştırıldığında enfeksiyon riski yok. Bağışıklık yanıtı kuvvetli ve uzun süreli bir bağışıklık üretiyor” diye konuştu.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: