Erdoğan'ın öne çıkan açıklamaları ise şu şekilde;
Türkiye’de kardeş kavgasının zirve yaptığı bir dönemde, bir nevi kardeşlik ve barış konfederasyonu olarak kurulan Hak-İş çalışmalarında emeği geçen herkesi kutluyorum.
Necati Çelik’i bir kez de sizlerin huzurunda minnetle anıyorum. Yine bu vesileyle özellikle iş kazalarında yitirdiğimiz işçi kardeşlerimizi rahmetle yadediyorum. Örgütlü sendikal mücadeleye katılan 850 bin kardeşime de buradan selam ve muhabbetlerimi gönderiyorum.
Gündelik hayatımızın aksamadan devam etmesi emekçi kardeşlerimizin gayreti sayesindedir. Türkiye'nin bugünlere gelmesine katkı sağlayanların en başında hiç kuşkusuz emekçilerimiz geliyor.
Türkiye Yüzyılı'nda da şeref hakkı alın teriyle helal rızkını kazanan siz emekçilerimizin olacaktır. Hükümet olarak bunun için canla başla çalışmaya devam edeceğiz.
Tüm işçi kardeşlerimi bir kez daha saygıyla selamlıyorum.
Burada şu gerçeğin altını çizmek istiyorum. Örgütlü emek ve hak mücadelesi için sendikalar vazgeçilmezdir. Fakat sendikalarımızın varlığı işçiyle kaimdir. Emekçi örgütlendiği için sendikalar vardır. İşverenin varlığı da o işi yapacak insan unsuruyla kaimdir. Bunları birbiriyle hasım gören kökü dışarıda ideolojik yaklaşımları reddediyoruz.
İşçiyle işvereni düşmanlaştıran anlayışın zarar verdiğini görüyoruz. Alın teri ve emek hiçbir gruba ipotek edilemeyecek kadar kutsaldır, yücedir, hürmete layıktır.İşçi ve işveren arasındaki ilişki hak temelli bakıldığında doğru anlaşılabilir. Çalışma barışının sağlanması ancak bu şekilde mümkün olacaktır. Denge kurmakla, adaletli davranmakla, tüketicinin müşterek haklarını korumakla olur.
İstikrarlı bir sendikacılık örneği sergileyen Hak-İş'i huzurlarınızda bir kez daha tebrik ediyorum.
Nasıl hakkı adaleti, özgürlüğü, alın terini savunmak bir erdemse, her türlü emek istismarına karşı çıkmak da aynı ölçüde erdemdir. Bunun muhatabı kimi zaman hak hukuk tanımayan patronlar olabilir, kimi zaman gözünü para bürümüş sermaye sahipleri olabilir, kimi zaman elindeki gücü hoyratça kullanan lobiler olabilir, kimi zaman darbeciler olabilir, kimi zaman mazlumların oluk oluk kanını akıtan zalimler olabilir. İşte bunlara karşı durmak insan olarak bizim asli vazifemizdir.
Her açıdan gurur verici, şahsiyetli bir emek mücadelesinin Hak-İş çatısı altında kararlılıkla yürütüldüğünü görüyoruz.
Türkiye’nin sancılı ve sıkıntılı zamanlardan geçtiği, sokaklarımızda kaos ve çatışmanın hüküm sürdüğü dönemlerde Hak-İş topyekün milletimizin hakkını da savunarak Türk sendikacılık tarihinde bir ilki başarmıştır. İlk basın toplantısında dile getirilen prensiplere yarım asırdır bağlı kaldığını görmekten mutluluk duyuyorum. Manevi, milli değerlere bağlı bir görüşün sahibidir. Yabancı ideolojilere işçilerimizi alet etmek isteyen konfederasyonlara karşıdır.
Bu saldırıları püskürttüysek Hak-İş ailesi olarak sizlerin çok büyük bir payı var.
Erdoğan: Asrın felaketinde de Hak-İş’in tüm imkanlarıyla seferber olduğunu görmekten de mutluluk duydum
Yarım asır önce bedel ödeme pahasına çok çetin şartlarda bu çatıyı kuranların tertemiz mirasına leke sürdürmediniz. Nerede bir mazlum ve muhtaç varsa onun imdadına koştuğu için de tebrik ediyorum.
6 Şubat asrın felaketinde de Hak-İş’in tüm imkanlarıyla seferber olduğunu görmekten de mutluluk duydum.
Hak ve hakkaniyetten ayrılmadan çalışan adaleti sağlama gibi bir mesuliyeti taşıyoruz. Modern köleliği sorgulayan ve buna esaslı çalışmalar getiren uygulamalara imza atmalarını da canı gönülden diliyorum.
Hak-İş de bu toprakların birikimini yeni ve yenilikçi çalışmalarla insanlık gündemine taşıyacak kapasiteye sahip bir sendikamızdır. Üyesi olduğu uluslararası platformlarda bu ülkeyi büyük bir başarıyla temsil ediyor. Bu çalışmaların kapsamını daha da büyütmek zorundayız.
İş sağlığı ve güvenliği de bir diğer husus. Faciaların tekerrür etmemesi için devletin kurumları ile birlikte işverenlere ve sendikalarımıza da önemli görevler düşüyor. Ter döken kardeşlerimizin hepimizi derinden yaralayan bu tür facialarda can vermemesi için el ele gayret göstermeliyiz.
İşçilikten gelen bir Cumhurbaşkanı olarak sizlerin yanında olduk. Konut edindirme yardımı ve zorunlu tasarruf fonundaki milyonlarca çalışanımızın parasını hak sahiplerine ödedik. Geçici iş pozisyonlarında çalışan işçilerin mesai sürelerinin aynı vize dönemi içerisinde 11 ay 29 güne kadar uzatılabilmesini temin ettik. Kamuda çalışan taşeron işçiler yine bizim dönemimizde kadroya geçti. Darbe ürünü olan 2921 ve 2922 sayılı sendikal yasaları değiştirmek yine bize nasip oldu.
Erdoğan: 2002’de milli gelirimiz 238 milyar dolardı 2024’te 1,5 trilyon dolar sınırına getirdik
Sendikalı olma hakkı bulunmayan bazı mesleklerin sendikalı olmasını mümkün hale getirdik.
1 Mayıs'ı resmi tatil yaparak işçi bayramının dayananışma içerisinde kutlanmasını sağladık.
Majinal gruplar dışında 1 Mayıs’ta meydanlarda çatışma çıkartan kimse kalmadı.
Türkiye’nin 23 yılda elde ettiği tarihi başarıların gerisindeki en büyük etken güven ortamının siyasete ve topluma hakim olmasıydı. Ülkenin kısa sürede neleri başarabildiğini hep beraber gördük. Sadece şu rakamlara bakmak bile karşıdan esen rüzgarlara rağmen kat ettiğimiz mesafeyi gösteriyor.
Yıllık ortalama yüzde 5,4 ortalama büyüme kaydettik. 2002’de milli gelirimiz 238 milyar dolardı 2024’te 1,5 trilyon dolar sınırına getirdik. Kişi başına düşen milli gelirimiz 2024 yılında 14751 dolara yükseldi. 2025 yılı 2. Çeyreğinde 17 bin dolara yaklaştı. Merkez Bankası rezervimiz şimdi 185 milyar dolar seviyesinde. İhracatımız 270 milyar doları aşmış durumda. Tam 29 ayıdr işsizlik oranımız tek hanede. Tüik 2025 yılı 3. Çeyrek istatistiklerini açıkladı mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik yüzde 8,5 seviyesinde.
Deprem bölgemiz için de 90 milyar dolar civarında harcama yaptık. En son Cumartesi günü Adıyaman’da 350 bininci deprem konutunun kurasını çektik.
Gelecek 3 yıl içerisinde çok daha önemli başarılara imza atacağız. Hayat pahalılığı meselesini mutlaka çözeceğiz. Tek haneli enflasyon hedefimiz için önümüzde kat etmemiz gereken yol olduğunun bilincindeyiz. Bu yolu yürüyecek ve hedefimize varacağız.
Yorumlar
Kalan Karakter: