Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Türkiye genelinde 2011’den bu yana tanımlanan 485 fay olduğunu ve bunların içinde “sismik boşluk” yani her an deprem üretebilecek 30 kritik fay bulunduğunu açıkladı.
Prof. Dr. Sözbilir, 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin ardından yürütülen çalışmalar kapsamında, fayların üzerinde stres biriktiğini ve bu durumun risk oluşturduğunu belirtti. “Paleosismoloji” yöntemiyle fayların geçmişteki deprem aktiviteleri ortaya çıkarılarak, deprem tekrarlama aralıklarının hesaplandığını ifade etti. Fayların en son depreminden geçen sürenin, tekrarlama aralığı ile örtüşmesi durumunda deprem riskinin çok yüksek olduğunu vurguladı.
Risk altındaki bölgeler arasında İstanbul’un güneyindeki Kumburgaz, Adalar ve Avcılar segmentleri, Batı Anadolu’da İzmir Tuzla, Balıkesir ve Eskişehir fayları, Orta Anadolu’da Tuz Gölü ve Kayseri-Erciyes fayları ile Doğu Anadolu’da Malatya ve Ovacık fayları yer alıyor. Ayrıca Güneydoğu Anadolu’da Şirvan, Cizre ve Yüksekova fayları da önemli sismik boşluklar arasında bulunuyor.
Prof. Dr. Sözbilir, faylar üzerinde yapılaşmanın mutlaka kontrol altına alınması gerektiğini, “fay sakınım bantları” ile bu bölgelerde yapılaşmanın engellenmesi ya da kısıtlanması gerektiğini belirtti. Yapı stokunun bu bölgelerde deprem anında alacağı hasarın belirlenip, yüksek risk taşıyan binaların kentsel dönüşüm kapsamına alınması gerektiğine dikkat çekti.
Çalışma raporları ilgili belediyelere teslim edilerek, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile görüşmelerin sürdüğü kaydedildi.