‘Hem ekipman hem de personel donanımı bakımından hazır bir ekibiz’BUCAKUT’ un oluşum sürecinden bahseden Ekip Lider Yardımcısı Sergen Yılmaz, “ BUCAKUT resmi olarak 5 Şubat 2021 tarihinde kuruldu ancak bu kuruluşun temelleri 24 Ocak 2020 Elazığ depremine ve 30 Ekim 2020 İzmir Depremine dayanıyor. Buca Belediyesi olarak Elazığ ve İzmir depremlerinde insani yardımda bulunduk, bu yardımları yaparken bazı eksiklikleri gözlemledik. Gözlemleyebildiğimiz eksiklik yerel yönetimlerin arama kurtarma ekiplerinin olmayışıydı. İzmir yaklaşık olarak 4 milyon nüfusa sahip bir il ancak doğru düzgün bir tane bile arama kurtarma ekibi yok, biz bunun eksikliğini hissettik. İlk kurulduğumuzda satın alma birimine destek hizmetlere bağlı 20 kişilik bir ekiptik daha sonra AFAD’dan, Kızılay’dan ve İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığından çeşitli eğitimler aldık. Şu an hali hazırda devam eden eğitimlerimiz var ve ekibimiz 57 kişiden oluşuyor. Ülkenin herhangi bir bölgesinde meydana gelebilecek doğal afete müdahale edebilecek kapasitede hem ekipman hem de personel donanımı bakımından hazır bir ekibiz. Bizim ortaya çıkış noktamız belediyelerin afet yönetimi konusundaki eksikliğiydi. Bu eksiklik bizlere BUCAKUT’u kurma yolunu açtı. “ dedi‘Bizler belediyeye bağlı bir arama kurtarma ekibiyiz’BUCAKUT’ un Ekip Lider Yardımcısı Sergen Yılmaz, “ Bizler belediyeye bağlı bir arama kurtarma ekibiyiz ve tüm ekip üyelerimiz resmidir. Mevzuatlar gereğince dışarıdan gönüllü alamıyoruz. Şu an orta seviye akredite edilmiş 57 kişilik bir ekiple çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 57 kişinin bazıları Afet İşleri Müdürlüğünde bazıları Fen İşleri Müdürlüğünde bazıları da Temizlik İşleri Müdürlüğünde görev almaktadır.” diye konuştu.‘Bu kadar büyük bir felaketle karşı karşıya olduğumuzu tahmin edemedik’6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremine değinen Ekip Lider Yardımcısı Sergen Yılmaz, “ Biz haberi ilk aldığımızda bu kadar büyük bir felaketle karşı karşıya olduğumuzu tahmin edemedik. 6 Şubat sabahı yola çıktığımızda Konya’da 15 saate yakın mahsur kaldık. Mahsur kalmamızın sebebi yardım tırlarının yolu kapatması ve olumsuz hava şartlarıydı. Bu durumda ilk şunu fark ettik, ülkemizde ciddi bir koordinasyon sorunu var. Biz bunu yoldayken ve daha enkaz bölgesine adım atmadan fark ettik. Afetin olduğu bölgelere ulaşımın ve yardımın nasıl olacağı hakkında bir plan olması gerekiyor. Hâlihazırda Türkiye Afet Planımız var ancak bu plan deprem bölgesinde yetersiz ve işlevsiz kaldı.” Dedi.‘Depreme ülke olarak hazır değiliz’ İzmir’in depreme hazır olmadığından bahseden Sergen Yılmaz, “İlimizde ciddi oranda gecekondulaşma mevcut. Resmi rakamlara göre İzmir’in %60'a yakını gecekondudan oluşmaktadır. Kentsel dönüşümle depreme dayanaklı yapılar yapmamız gerekir. Kentsel dönüşüm maalesef ki ülkemizde yanlış anlaşılmaktadır.Kentsel dönüşüm eski binayı yıkıp yenisini yapmak değildir. Kentsel dönüşüm bir yapıyı yıkıp burada yeşil alan oluşturmaktır. Çünkü dip dibe yapılar ne kadar sağlam olursa olsun birbirine zarar verir. Bunun alt üst yapısı binanın zemine göre inşa edilmesi kentsel dönüşümün birkaç bileşenidir. Bizim belki de ülkecek yaptığımız en büyük hata bu olabilir. Depreme hazır olduğumuzu sanıyoruz. İzmir ciddi oranda deprem riski bulunan bir yerdir. İzmir depreminde de bunu gördük hazır değiliz. Ülke olarak hazır değiliz. Çünkü ciddi oranda yapı stoğu var, temel kalkınma modelimiz inşaat olduğundan ciddi yapılaşmalar var ve bunların ne kadar denetime tabii tutulduğu belli değil. Sadece bir yapının izninin verilmesi bütün resmi kurumların muhattap olduğu bir yapılaşmadır. Bunlarla alakalı ciddi bir politika ve imar kanunu çıkarılmadığı sürece böyle devam eder. Yeni yapıların olması depreme hazır olduğumuzu göstermez. Maraş'ta yıkılan binaların birçoğu yeniydi. Yani eski yıkıldı diye bir şey yok. Bizim buna hazır olmamız için ciddi imar kanunu ve denetim şart en önemlisi de bilince ihtiyacımız var.” Diye konuştu.‘Toplumun afetin ne olduğunu bilmesi gerekmektedir’Afet bilinci hakkında konuşan Ekip Lider Yardımcısı Sergen Yılmaz, “ Afet denildiğinde herkes deprem, sel, heyelan der ama bunlar jeolojik olaylar. Spesifik bir örnek olarak 1999 Marmara depremi 7,6 şiddetindeydi ve bu depremde 16-17 bine yakın vatandaşımızı kaybettik. O dönemki Türkiye nüfusu için büyük bir rakamdı. 2003'te Japonya'da 8,3 şiddetinde bir deprem yaşandı ve ölen 2 kişiydi. İkisi de jeolojik olay ama jeolojik bir olayın afet olması bizlere bağlıdır. Deprem yönetmeliğine aykırı ev yaparsak, proje dışı ev yaparsak, malzemeyi uygun kullanmazsak bu bizim için afet olacaktır. Toplumun afetin ne olduğunu bilmesi gerekmektedir. Toplum ve devlet olarak uzun yıllar afete kader diye baktık ama maalesef afetler kader değil. Afet yönetim süreci toplumun veya devletin tek başına yürüteceği bir süreç değildir. Merkezi hükümet, yerel yönetimler, kamu kurumları, okullar gibi her alan bu sürece dahil olmalıdır. Bizlerin afet bilinçlenme eğitimlerini almamız gerekmektedir. AFAD, belediyelerin arama kurtarma ekipleri, sivil toplum kuruluşları ,dernekler tarafından buna ulaşabiliriz. Çünkü ilk afet anında yapılacakları bilmemiz gerekiyor. Örneğin Osmaniye'de bir enkazda üzülerek söylüyorum ki 5 kişilik bir aileyi asansörden çıkarttık. Bina yıkılmıştı ama asansöre giderek yaşama ihtimallerini sıfıra indirdiler. Buradan şunu görüyoruz ki afet anında ne yapmamız gerektiğini bilmiyoruz. 2022'de Buca' da çok şiddetli olmayan bir deprem yaşandı. Balkondan atlayarak ve kalp krizi geçirerek 2 vatandaşımızı kaybettik. Bu olaylar, toplumun deprem anında ne yapacağını bilmediği noktada karşılaşabileceğimiz manzaralardır. Afeti ve temel afet bilgisine sahip olmamız gerekmektedir. Tatbikatları ciddiye almalıyız, tatbikatlar bize afet anında yapmamız gerekenleri soğukkanlılıkla uygulama imkanı sunmaktadır. Binalarımızın depreme uygun olup olmadığını öğrenmek için uzman görüşlerine başvurmalıyız. Deprem sigortası çok dillendirilmiyor ama afet sonrası yaşanmış maddi kayıp için zararın neresinde dönersen kardır diye düşünülmesini sağlar. Ev satın alırken yönetmeliğe uygun mu, projeye uygun mu diye araştırmalıyız. Hatay'da bin kişinin yaşamını yitirdiği Rönesans yapıda projenin temelinin projeye uygun yapılmadığı görülmüştür. Yeni bir yapıydı ama temelinde olan eksiklik yüzünden bina yıkıldı. Ev alırken veya kiralarken projesine bakmak zorundayız. Bu vatandaş olarak yapmamız gerekendir. Bundan sonraki süreç devletin buna hassasiyet gösterme sürecidir. Yasal mevzuatlar çıkartılarak sürdürülebilir afet bilinci oluşturulmalıdır. Her şeyden önemlisi afet yönetiminin eğitime girmesi gerekmektedir. Anaokuldan en üst noktaya kader afet yönetimi eğitimi olmalıdır. Bu noktada kişisel özveri de önemlidir. “ dedi. ‘ Yetersiziz ve her zaman da yetersiz olmalıyız’Ekipman sayılarından bahseden Sergen Yılmaz, “Bizlerin çıkış noktası kentsel arama kurtarma ekibidir. Çoğunlukla ekipmanlarımız ekseriyetli depremde görev alabilecek potansiyeldedir. Kırıcı malzemeler, delici malzemeler yani bir beton yığını kesebilecek, delebilecek alıp başka bir yere koyabilecek türdedir. Bunun yanı sıra yüksekten kurtarma, doğada arama kurtarma, sağlık ekipmanları, afet noktasında kurtarılacak kişiye yardım edecek sağlık personelimiz de aynı şekilde bulunmaktadır. "Ekipmanlar yeterli mi?" biraz göreceli bir konudur. Tabi ki her zaman yetersiziz ve her zaman da yetersiz olmalıyız. Bu sadece ekipman noktasında değil; aynı zamanda donanım, tecrübe konusunda da yetersiz olmalıyız. Bizler sürekli tecrübelerimizi arttırmaya çalışıyoruz. Yani 20 gün deprem bölgesinde çalışmış ve büyük bir deneyim kazanmış kişileriz. Ama bizler en büyük deneyimi gördük, acı yaşadık bundan daha kötü ne olabilir diyerek kenara oturmuyoruz. Daha kötüsüyle karşılaşabiliriz diyerek kendimizi revize ediyoruz, ekipmanlarımızı arttırıyoruz. Şu anda ekipman konusunda bir eksiğimiz yok diyemem ama şu an içi yeterli sayıdadır. Bir afet bölgesinde eksiklik yaşayacak noktasında değiliz. Ama afetin türü ve boyuttu arttıkça bizlerin eksikleri oluşacaktır. Net bir şekilde artama kurtarma ekiplerinin şu malzemeleri olmalıdır diye bir standart yoktur. Her türlü ihtimale karşı ekipmanı sağlamaya çalışıyoruz. Alternatif bir şey gerekirse de onu temin etmeye çalışıyoruz. “ diye konuştu.‘Oraya gittiğimizde normal olanın ne olduğunu unutmuştuk’Kahramanmaraş depreminde ekip olarak nasıl hissetiklerimden bahseden Ekip Lider Yardımcısı Sergen Yılmaz, “ Hepimiz buna hazır olarak gittik. Nasıl bir süreçle karşılaşacağımızı tahmin edebiliyorduk. Ancak felaketin boyutu o denli korkutucuydu ki o an oraya gittiğimizde normal olanın ne olduğunu unutmuştuk. Örnek veriyorum Bayraklı' bir deprem yaşandı Buca'dan gidiyoruz. Yollar temiz herhangi bir kaos yok. Ama Bayraklı'ya girince depremi görürsünüz ya biz onu Osmaniye'ye girdiğimiz andan itibaren anladık. Her yer enkaz, her yer yıkılmış, her yerde insanlar feryat figan, dumanlar yükseliyor. Bizler için normal kent yaşamının hepsi orada yok oldu. Bizler için cansız insan bedeni görmek artık normalleşmeye başlamıştı. Çünkü felaketin boyutu bu şekildeydi. Tabi o zaman bu şekilde karşılaştığımız acı manzaralar, duygusal yoğunlaşmalar yaşadık ama buna alıştık. Acı bir tecrübeydi ve süreç onu gerektirdi. Profesyonelliğimizi korumamız gerekti üzülmeye vaktimiz yoktu. Cansız bir beden çıkarıp dinlenme alanına gittiğimizde kendimizi resetlememiz lazımdı yoksa orada çalışamazdık. Benim buna psikolojik olarak müsait olmamam bir kişinin canına mal olabilirdi. Her zaman en kötü manzaraya kendimizi hazır tuttuk. Dönüşte belediyenin önünde kendi ailelerimi ve Buca halkı bizlere destek olmak için oradaydı. Ailemizi görünce oradaki zararı gördük. Çünkü yok olan parçalanan aileler vardı. Empati yapma zorunluluğuyla karşı karşıya kaldık. Aynısının bizlere olma ihtimaliyle o an orda ben de olabilirdim mantığı bizi yıktı. Bu süreçte psikososyal destek de aldık. Zor bir süreçti. Biz de bu süreçe başından sonuna kadar dahil olmuş bir arama kurtarma ekibi olarak bu tür manzaraların yaşanmaması açısından sürecin zararlarını minimalize edebilmek için elimizden geleni yapıyoruz. “ dedi.
Yerel
29 Nisan 2024 - 14:17
'Ortaya çıkış noktamız belediyelerin afet yönetimi konusundaki eksikliğiydi'
T.C. Buca Belediyesi Afet İşleri Müdürlüğünde BUCAKUT Ekip Lider Yardımcısı olarak görev alan Sergen Yılmaz ile BUCAKUT’un kuruluş sürecini, 6 Şubat Kahramanmaraş Depremini ve afet bilinci konularını değerlendirdik.
Yerel
29 Nisan 2024 - 14:17