Latmos (Beşparmak) Dağları çevresinde madencilik faaliyetleri artarak, bölgedeki korunan doğal ve arkeolojik alanlara ciddi tehdit oluşturuyor. Latmos Platformu’ndan Dr. Varol Aydın, maden ocaklarının arkeolojik sit alanlarının çevresini sardığını ve koruma alanlarının tahrip edildiğini açıkladı.
Madencilik faaliyetleri sit alanlarının dibine kadar geldi
Dr. Aydın, Latmos’un 500-600 milyon yıllık kuvars kayalarından ve zengin biyolojik çeşitlilikten oluşan benzersiz bir doğa alanı olduğunu belirtti. Bölgede 200 noktada 8 bin yıl öncesine uzanan kaya resimleri bulunduğunu ve birçok alanın arkeolojik sit alanı statüsünde korunduğunu söyledi. Ancak, maden ocaklarının bu noktasal korunan alanların etrafını kuşattığını ifade etti.
Rehabilitasyon yapılmıyor, doğa zarar görüyor
Latmos’ta sürekli yeni maden ocaklarının açıldığını ve bu alanlarda rehabilitasyon çalışması yapılmadığını kaydeden Aydın, “Madencilik faaliyetlerinden geriye devasa pasa yığınları kalıyor. Bunlar hem doğayı kirletiyor hem de su kaynakları ve tarım alanlarını tehdit ediyor” dedi.
Jeopark ilanı çözüm olabilir
Bölgenin jeopark ilan edilmesinin koruma için önemli bir adım olduğunu söyleyen Aydın, ancak uluslararası statü için ağır prosedürlerin olduğunu ve henüz bu statünün verilmediğini belirtti.
İnsanlık suçu uyarısı
Latmos’un hem doğal hem kültürel açıdan Türkiye’nin en önemli miraslarından biri olduğunu vurgulayan Aydın, madencilik faaliyetlerini “insanlığın dünyaya karşı işlediği suç” olarak nitelendirdi. Bölgenin korunmasının insani bir sorumluluk olduğunu ifade etti.
Asit kullanımı su kaynaklarını zehirliyor
Çevre ve Koruma Derneği Başkanı Mehmet Vergili, Latmos çevresinde madencilikte kullanılan asidin yer altı su kaynaklarına karıştığını, özellikle Madran su kaynakları ve bölgedeki çam fıstığı üretiminin risk altında olduğunu söyledi. Vergili, feldspat madeninin ucuzluğu ve kolay taşınmasının madenciliğin artmasının nedenlerinden biri olduğunu aktardı.
Yorumlar
Kalan Karakter: