ÖZEL HABER: SİNEM AKSEMA
KIŞA MERHABA
Takvim yaprakları sonbaharın son günlerini gösterirken, doğa bir kez daha kışın derin sessizliğine hazırlanıyor. Soğuk rüzgârın yüzümüze çarpan keskinliği, kışın yalnızca bir mevsim değil; aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğunu hatırlatıyor. Kış, kalın giysilerin, sıcak içeceklerin, kalabalık sofraların ve içe dönük akşamların zamanıdır. Ama bundan da öte, kış insan ruhunun en çok sınandığı, aynı zamanda en çok olgunlaştığı dönemlerden biridir.
Doğanın Dinlenme Zamanı
Kış, doğanın yeniden doğuşa hazırlanmak için geri çekildiği bir dönemdir. Ağaçlar yapraklarını dökerek enerjilerini köklerine saklar, toprak nefesini yavaşlatır, bazı hayvanlar kış uykusuna yatar. Biz insanlar da bu döngüden etkileniriz. Yazın hareketli temposu yerini daha yavaş, daha içsel bir yaşama bırakır. Belki de bu yüzden kış, insan için bir çeşit “durma” ve “düşünme” mevsimidir.
Anadolu’da yaşlıların sıkça söylediği bir söz vardır: “Kış uykusu insana da lazımdır.” Bu ifade, kışın aslında içsel bir yenilenme fırsatı olduğunu gösterir.
Sağlık Ve Gündelik Yaşam
Kış aylarının belki de en dikkat çeken yanı, gündelik alışkanlıklarımızı değiştirmesidir. Soğuk hava, bağışıklık sistemimizi sınar. İşte bu noktada geleneksel Türk mutfağının kış lezzetleri devreye girer: Tarhana çorbası, mercimek çorbası, boza, salep… Bu yiyecekler ve içecekler, yalnızca damak tadımıza hitap etmez; aynı zamanda sağlığımıza da dosttur.
Modern tıp da aynı noktaya işaret eder: C vitamini açısından zengin turunçgiller, kış sebzeleri olan lahana, karnabahar ve brokoli, hem bağışıklığı güçlendirir hem de sofralarımıza renk katar. Anadolu’nun birçok köyünde hâlâ süren “kış hazırlıkları” geleneği de bu bakış açısının bir sonucudur. Turşular kurulup kavanozlara dizilir, tarhana serilip kurutulur, erişteler hazırlanır. Bunların her biri, aslında yüzyıllardır kışla baş etmenin kültürel bir yöntemidir.
Hareketsizlik ise kışın en büyük tuzağıdır. Evlerde geçirilen uzun saatler, bedenimizi tembelleştirebilir. Oysa kısa yürüyüşler, evde yapılacak egzersizler ya da basit yoga hareketleri bile kışın ağırlığını hafifletebilir.
Kültür Ve Sanatta Kış
Kış, yalnızca doğayı değil, sanatı da şekillendiren bir mevsimdir. Türk edebiyatında Yahya Kemal’in “Kar Musikileri” şiirinde, karın İstanbul sokaklarına kattığı o dinginlik duyulur. Nazım Hikmet ise “kar”ı kimi zaman özlemin, kimi zaman da yalnızlığın sembolü olarak kullanır.
Dünya edebiyatında Dostoyevski’nin Petersburg’u, kışın soğuk sokaklarında şekillenir. O şehirde yağan kar, karakterlerin içsel yalnızlığını yansıtan bir aynadır adeta. Resim sanatında Monet’nin karlı peyzajları, Bruegel’in kış tabloları, bu mevsimin hem dinginliğini hem de gizli hareketliliğini gözler önüne serer.
Müzikte de kışın ayrı bir sesi vardır. Vivaldi’nin ünlü Dört Mevsim konçertosundaki “Kış” bölümü, fırtınalı rüzgârları ve kar fırtınalarını notalara döker. Çaykovski’nin “Kış Rüyaları” senfonisi ise insanın bu mevsimde hissettiği içsel yolculuğun melodisidir
Toplumsal Dayanışmanın Mevsimi
Kış, yalnızca bireysel değil; toplumsal olarak da dayanışmanın mevsimidir. Anadolu’da hâlâ süren bir gelenek vardır: “Kışın komşuya bir tabak aş götürmek.” Özellikle köylerde, ihtiyaç sahipleri için topluca hazırlanan erzaklar, aslında yüzyılların öğrettiği bir paylaşma kültürüdür.
Şehir hayatında ise bu dayanışma gönüllü kuruluşlar aracılığıyla sürer. Soğuk günlerde sokak hayvanlarına bırakılan bir kap su ya da yiyecek, kışın hatırlattığı en basit ama en anlamlı iyiliklerden biridir.
Gelenekler Ve Kutlamalar
Kış, aynı zamanda çeşitli ritüel ve kutlamaların da merkezindedir. Anadolu’da “Kış Geceleri” olarak bilinen uzun kış akşamları, köylerde masal anlatma, türkü söyleme, kış yemekleri hazırlama gibi etkinliklerle doludur. Bu gelenek, aslında kışın bir “birliktelik zamanı” olduğunu gösterir.
Dünya genelinde de kışın kültürel yönü oldukça güçlüdür. Avrupa’da Noel pazarları, renkli ışıklarla süslenmiş sokaklar ve kış festivalleri, bu mevsimin toplumsal bellekteki önemini pekiştirir. Türkiye’de ise yılbaşı gecesi, dostlarla geçirilen uzun sofralar, yeni yıl umutlarıyla birleşir.
Bahara Doğru Umut
Kışa başlarken unutmamamız gereken şey, bu mevsimin yalnızca soğuk değil; aynı zamanda umut dolu bir hazırlık dönemi olduğudur. Tıpkı kar altında uyuyan tohumların baharda filizlenmesi gibi, insan da kış boyunca içsel bir yolculuk yapar. Bu mevsim bize, sabrı, beklemeyi ve yeniden doğuşa hazırlanmayı öğretir.
Kış, insanı önce kendi içine döndürür; sonra da bahara açılan kapıyı aralar. Ve biz her defasında biliriz ki karların ardında mutlaka çiçekler vardır.
Yorumlar
Kalan Karakter: