Önalan, yerleşim süreçlerinin bilimsel verilere göre planlanmasının zorunlu olduğunu belirterek, belediyelerin acilen öncelikli yerleşim alanlarını tanımlaması gerektiğini söyledi. Jeoloji mühendisleri tarafından hazırlanan jeolojik–jeoteknik etütler ve mikro-bölgeleme çalışmaları ile bir bölgenin zemin risklerinin ayrıntılı biçimde ortaya konduğunu hatırlatan Önalan, bu çalışmaların şehir planlamasının temelini oluşturması gerektiğini dile getirdi.
Örneğin Bayraklı’nın sıvılaşma riski açısından önlem alınabilir bir bölge olduğunu belirten Önalan, buna karşın bu tür bölgelerin “öncelikli yerleşim alanı” kabul edilemeyeceğini ifade etti. Öncelikli alanların, deprem riskinin en düşük olduğu, kayalık zeminlere sahip bölgeler olması gerektiğini söyleyerek, konut projelerinin de bu güvenli bölgelerde geliştirilmesinin zorunlu olduğuna dikkat çekti.

SADECE BORNOVA’DA ÇALIŞMA VAR – O DA HÂLÂ TAMAMLANMADI
İzmir’deki mikro-bölgeleme çalışmalarının büyük ölçüde eksik olduğunun altını çizen Önalan, 30 ilçeden yalnızca Bornova’da bu çalışmaların başlatıldığını, ancak 2021’de başlayan sürecin hâlen tamamlanmadığını söyledi. Diğer 29 ilçede ise hiçbir mikro-bölgeleme etüdünün yapılmadığını belirtti.
Bu eksikliklerin kentlerin deprem riskine açık hale getirdiğini vurgulayan Önalan, “Depremin ne zaman olacağını bilmiyoruz. Bu nedenle bilimsel veriler ışığında hızlı, kapsamlı ve bütüncül bir planlamaya ihtiyaç var” dedi.
(İz Gazete - Altuğ Atalmış)
Yorumlar
Kalan Karakter: