Okullarda kalabalık eğitim ve öğretim krizi sürüyor. Eğitim Sen İzmir 1 No’lu Şube’nin verilerine göre, depreme dayanıksız olması sebebiyle İzmir’de güncel olarak 54 okulun hala binası yapılamadı. Güvenli okullara taşınan öğrenciler, öğretmenler ise beş senedir mağduriyet yaşamaya devam ediyor.
Depreme dayanıksız okullar birleştirildi, ancak bu uygulama da birçok sorunu beraberinde getirdi. Okuların birleştirilmesi ile bazı binalarda 5 okul, bazı binalarda 3 okul eğitim ve öğretime devam ediyor. Sınıfların ortalama 40 kişi olması, okulların kapasitesinden fazla öğrenci bulunması ise büyük sorunlar arasında yer alıyor.
Sendika bazı okulların ise inşaatına dahi başlanmadığını vurgulayarak, yaşanan sürecin öğrenciler, öğretmenler ve veliler açısından ağır mağduriyetler yarattığını vurguladı
BİR BİNADA BEŞ OKUL
Açıklamada bazı okullarda bir binada birden fazla eğitim kurumunun faaliyet yürüttüğü belirtilerek, bunun eğitimi içinden çıkılmaz hale getirdiği ifade edildi. Özellikle Konak’taki Necatibey Ortaokulu’nda beş farklı eğitim kurumunun, 50. Yıl Anadolu Lisesi’nde ise üç kurumun aynı binada eğitim vermesinin kabul edilemez olduğu ifade edildi.
50’DEN FAZLA OKUL DEPREME DAYANIKSIZ OLDUĞU İÇİN BOŞALTILDI
Eğitim Sen’in raporuna göre İzmir genelinde 50’nin üzerinde okul depreme dayanıksız olduğu için yıkıldı veya boşaltıldı. Çiğli, Karşıyaka, Bayraklı, Konak, Buca, Karabağlar, Bornova, Torbalı, Foça ve Selçuk başta olmak üzere birçok ilçede eğitim öğretim faaliyetleri ciddi sorunlarla sürdürülmeye çalışılıyor.
Sendika, geçici çözümlerle sürdürülen bu sistemin; mekân yetersizliği, zamanlama sorunları, fiziki koşulların eğitime uygun olmaması gibi nedenlerle eğitimin niteliğini düşürdüğünü belirtti.
KALABALIK SINIFLAR, KAPATILAN OKULLAR
Açıklamada, okul binalarının yapılmaması nedeniyle yaşanan başlıca sorunlar şöyle sıralandı:
Şube sayılarının azaltılması, sınıf mevcutlarının artması, Laboratuvar ve kütüphanelerin kapatılarak dersliğe dönüştürülmesi, Kalabalık sınıflarda eğitimin niteliğinin düşmesi, Çok sayıda öğretmenin norm fazlası durumuna düşürülmesi, Tekli eğitim yapan okulların ikili eğitime zorlanması, Anaokulu ve ilkokul öğrencilerinin liselerle aynı binada eğitim görmesi.
BİLİM VE SANAT MERKEZİ KORİDORDA DERS YAPIYOR
Eğitim Sen, Konak Şehit Ömer Halisdemir Bilim ve Sanat Merkezi’nin sınıf yetersizliği nedeniyle koridorlarda ders yapmak zorunda kaldığını, bir sınıfta aynı anda iki öğretmenin farklı yaş gruplarına ders verdiğini, bilgisayar laboratuvarlarının ise dolaplarla çevrilmiş koridorlara kurulduğunu aktardı.
Sendika açıklamasında, yaşananların bir yönetim anlayışının sonucu olduğu vurgulanarak şu ifadelere yer verildi:
“Son 20 yılda eğitim alanında yapılan yatırımların yetersizliği, liyakatsiz kamu yönetimi, eğitimin ticarileştirilmesi ve bilimsel eğitimden uzaklaşma telafisi zor sorunlara yol açmıştır. İzmir’de deprem sonrası yaşananlar bu politikanın sonucudur”
GECENİN ŞAFAĞINDA EĞİTİM
Eğitim Sen, farklı ve uzak okulların eşleştirilmesi nedeniyle özellikle küçük yaştaki öğrencilerin ciddi mağduriyet yaşadığını vurguladı. İkili eğitim uygulaması nedeniyle bazı öğrencilerin sabah 07.00’de derse başlayabilmek için 05.30’da uyanmak zorunda kaldığı, akşam ise çok geç saatlerde evlerine dönebildiği ifade edildi. Uzak mesafeler nedeniyle servis ücretlerini karşılayamayan öğrencilerin ise karanlık saatlerde güvenlik riski altında okula gidip gelmek zorunda kaldığı belirtildi.
PEDAGOJİK SORUNLAR ARTIYOR
Sendika, yaşanan koşulların yalnızca fiziki değil, pedagojik ve psikolojik sorunlara da yol açtığını açıkladı. Öğrencilerde uykusuzluk, karın ağrısı, okula gitmekten kaçınma gibi şikâyetlerin arttığı, teneffüs ve ders sürelerinin kısaltılmasının ise çocukların dinlenme hakkını ortadan kaldırdığı vurgulandı.
NİTELİKLİ EĞİTİM KAMUSAL HAKTIR
Eğitim Sen, özel okulların payının hızla arttığını, kamu kaynaklarının eğitime ayrılmadığını belirterek, parası olmayan çocukların nitelikli eğitime erişiminin giderek imkânsız hale geldiğini ifade etti. Açıklamada, MEB’in MESEM uygulamaları, müfredat değişiklikleri ve kamu okullarının çeşitli vakıflara devredilmesine yönelik politikaları da eleştirildi.
Yapılan açıklamada, “Fiziki altyapısı tamamlanmış, tam donanımlı okullarda eğitim görmek kamusal haktır. Her çocuğun laik, bilimsel, demokratik ve anadilinde eğitime erişimi devletin sorumluluğudur. Yıkılan ve boşaltılan okul binaları bir an önce tamamlanmalı, eğitim öğretime açılmalıdır” İfadelerine yer verildi.
ŞEN: “DEPREME DAYANIKSIZ BİNALARIN KADERİNE TERK EDİLMESİ KABUL EDİLEMEZ”
Eğitim İş 1 No’lu şube başkanı Özgür Şen ise konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunarak, “İzmir depreminden bu yana geçen uzun süreye rağmen kentimizdeki birçok okulun yapım ve güçlendirme çalışmalarının hâlâ tamamlanmadığını üzülerek görüyoruz. Depreme dayanıksız binaların kaderine terk edilmesi kabul edilemez. Bugün İzmir’de bir bina içerisinde iki, üç hatta beş okulun birden eğitim faaliyetini sürdürdüğü bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu durum, hem öğrenciler hem öğretmenler için ciddi bir yük oluşturuyor” diye konuştu.
“EĞİTİM GÜVENLİ VE SAĞLIKLI KOŞULLARDA YAPILIR”
Şen sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu durum nedeniyle özellikle büyük ilçelerde ikili eğitimin kalıcı hâle gelmesi ise pedagoji açısından büyük sıkıntılar yaratıyor. Kış saati uygulamasının kaldırılmasıyla birlikte de çocuklarımız sabahın ve akşamın karanlığında okul yolunda oluyor. Bu hem güvenlik riskini artırıyor hem de öğrencilerin fiziksel ve ruhsal açıdan olumsuz etkilenmesine neden oluyor. Eğitim doğal akışında, güvenli ve sağlıklı koşullarda yapılması gereken bir süreçtir; bugün yaşananlar ne yazık ki bunun çok gerisindedir misafir olunan okul binalarında yer olmaması nedeniyle sınıfların kapatıldığını, pek çok öğretmenin norm fazlası durumuna düştüğünü biliyoruz. Sınıfların kalabalıklaşması, eğitimin niteliğini doğrudan düşürüyor. Plansızlık ve süreci yönetememe hâli, hem öğrenciyi hem öğretmeni hem de veliyi mağdur etmektedir”
EĞİTİM İŞ’TEN BAKANLIĞA KRİTİK ÇAĞRI
“Eğitim-İş olarak bir kez daha açıkça ifade ediyoruz: Depreme dayanıklı, güvenli ve tam donanımlı okul binaları bir tercih değil zorunluluktur. Çocuklarımızın kalabalıkta, karanlıkta ve güvensiz koşullarda eğitim görmesini normalleştiren bu yaklaşımı kabul etmiyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı’nı sorumluluk almaya ve İzmir’deki okul sorunlarını ivedilikle çözmeye çağırıyoruz. Bu kentin çocukları daha iyisini hak ediyor”
Yorumlar
Kalan Karakter: