Kardiyolog Canan Karatay’ın tıpta kendi uzmanlık alanı dışında da hemen her konuda görüş beyan etmesi tartışmalara neden olurken, gazeteci Fatih Altaylı da bugünkü yazısında konuyu ele aldı.
‘Karatay’ın tek rakibi Mengele’ başlıklı yazısında, Karatay’ın bilerek ya da bilmeyerek onlarca ölüme neden olduğun belirten Altaylı, “Medeni bir ülkede Canan Karatay gibi birisi değil hekimlik yapmak, bir hastanenin veya hekim muayenehanesinin önünden bile geçirilmez” dedi.
Karatay’ın koronavirüs aşısıyla ilgili son açıklamalarına tepki gösteren Altaylı, şunları yazdı:
“Dr. Mengele adını bizim kuşak iyi bilir de, gençler zannederim pek aşina değildir. Dr. Mengele, Hitler Almanya’sında bir doktor ve bir antropoloji araştırmacısıydı. Nazi rejimi tarağından askerî doktor olarak atandığı toplama kamplarında yaptığı insanlık dışı deneylerle 2 milyon kişinin ölümüne neden olduğu iddia edildi ve Ölüm Meleği olarak adlandırıldı.
Diyeceksiniz ki, şimdi Doktor Mengele nereden çıktı. Canan Karatay aklıma getirdi. Zannederim, ünlü doktor Canan Karatay hanımefendi de, Dr. Mengele kadar olmasa da, bilerek veya bilmeyerek çok sayıda hastanın ölümüne doğrudan ya da dolaylı yoldan sebep olmuştur.
Canan Karatay, kendi uzmanlık alanı olmayan konularda hiçbir somut bilgiye ya da araştırmaya dayanmayan önerileri ile insanlara kullandıkları ilaçları terk ettirerek, tanımadığı görmediği hastalara medya üzerinden çeşitli gıdaları kullanmalarını ve kullanmamalarını önererek, dinleyenlerin hoşuna gidecek ama asla bilimselliği olmayan ve kanıtlanmamış rejimler ve gıdalar hakkında güzellemeler yaparak milyonlarca insanın hastalanmasına, sağlığını yitirmesine ve hatta muhtemelen ölümüne sebebiyet vermiştir.
Öyle ki, bu hanımefendi Türk Tabipler Birliği’ne farklı tıp dernekleri ve uzmanlık kuruluşları tarafından defalarca şikayet edilmiş, defalarca cezalar almış ama Türkiye’deki mevzuatın yetersizliğinden dolayı hekimlik yapmaya devam edebilmiştir. Medeni bir ülkede Canan Karatay gibi birisi değil hekimlik yapmak, bir hastanenin veya hekim muayenehanesinin önünden bile geçirilmez, tıp doktorluğu yapması ömür boyu yasaklanır, tazminat davalarından tüm servetini yitirirdi.
Türkiye’de ise zaman zaman araziye uymakla birlikte, bulduğu ilk fırsatta kendini ortaya atarak saçmalıklarını sürdürebilmekte.
Son olarak ‘Covid aşısı olanlarda cilt döküntüsü, uyuz, zona, beyin ve kalp hastalıkları çok arttı! Bağışıklık sistemini çökertti, kızamık diye örtbas etmeye çalışıyorlar.’ açıklaması medyada yer aldı.
Bu, bir hekimin değil, kabul gününe giden ilkokul mezunu bile olmayan kadınların yapacağı türden bir değerlendirme, kahvede yapılacak bir sohbet olabilir ancak.
Bir hekim hiçbir delile, veriye, araştırmaya dayanmayan böyle bir lafı etmez.
Canan Karatay’ın bu sözlerine karşın benim çıkıp ‘Yoo, bende hiçbiri olmadı. Çevremde de görmedim.’ demem arasında bilimsel açıdan hiçbir fark yoktur. Hatta benimki ‘çevrem’ lafının en azından denek grubunu göstermesi açısından ötürü bir nebze daha bilimsel bile sayılır.
Hele hele ‘uyuz’ gibi bir parazite bağlı hastalığı aşıya bağlaması bilimsel yetersizliğinin de ayrı bir kanıtıdır.
Bu hanımefendinin, doktorluk yapması ne yazık ki, engellenemiyor.
Ama en azından basınımız Mengele’nin yerli rakibesinin sözlerini halka duyurmayıp, suçuna ortak olmamayı başarabilir.”