İstanbul’un kalbinde bulunan Beyazıt Yazma Eser Kütüphanesi, 42 bini aşkın nadide yazma eseri modern koruma teknikleriyle asırlara meydan okuyor. Eserlerin büyük kısmı dijital ortama aktarılmış durumda, böylece araştırmacılar dünyanın dört bir yanından kolaylıkla erişim sağlayabiliyor.
Uzun yıllar imarethane olarak kullanıldı
Kütüphane binası, 1505 yılında Sultan II. Beyazıt tarafından imarethane olarak inşa edildi. Yanındaki kervansarayla birlikte külliye çalışanlarına yemek hizmeti veren bina, 1882’de “Kütüphane-i Umumi Osmani” adıyla Osmanlı’nın ilk kütüphanesi olarak kullanıma açıldı. 2014’ten itibaren ise “Beyazıt Yazma Eser Kütüphanesi” adıyla faaliyetlerini sürdürüyor.
42 bini aşkın nadide eser
Kütüphane, Beyazıt Umumi ve Şeyhülislam Veliyüddin Efendi koleksiyonları başta olmak üzere yaklaşık 42 bin 500 eseri barındırıyor. Arap dili, edebiyat, tıp ve dini eserler gibi paha biçilmez yazmaların yanı sıra Kur’an-ı Kerim nüshaları ve minyatürlü Mesnevi’ler de öne çıkıyor. Müdür Salih Şahin, bazı eserlerin bin yıldan fazla yaşa sahip olduğunu belirtiyor.
Eserler titizlikle korunuyor
Yazma eserler, özel iklimlendirme sistemleriyle muhafaza ediliyor. Günlük ve aylık ölçümlerle sıcaklık ve nem değerleri takip ediliyor. Bozulmaya yüz tutmuş eserler, Şifahane Daire Başkanlığı tarafından restore edilerek tekrar raflardaki yerini alıyor.
Nadide eserler bir tık ötede
Kütüphane, hem Türkiye’den hem de dünyanın dört bir yanından araştırmacılara açık. Eserlerin büyük kısmı dijitalleştirildiği için doğrudan dijital ortamdan erişim mümkün. Şahin, kitapların yüzde 90’ından fazlasının portal ve e-posta yoluyla araştırmacılara sunulduğunu belirtiyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: