Araştırma, Paris İklim Anlaşması çerçevesinde ülkelerin karbon depolama planlarını inceledi. Bazı ülkelerin henüz bu teknolojilerin fizibilitesini değerlendirmemesine rağmen, net sıfır hedeflerine CCS'yi entegre ettiğini gösterdi. Bu durum, ülkeler arasındaki stratejik farklılıkların eşitsizlikleri derinleştirebileceği anlamına geliyor.
Araştırma, finansman eksikliği ve yetersiz politikalar nedeniyle mevcut CCS stratejilerinin adil bir geçişi desteklemede yetersiz kalabileceğine işaret ediyor. Özellikle yüksek gelirli ülkelerin karbon yönetimi sektöründe lider konuma gelmesi, ekonomik ve çevresel faydaların bu ülkelerde yoğunlaşmasına yol açabilir. Bu da, küresel iklim dayanıklılığı ve ekonomik fırsatlar arasındaki uçurumu artırabilir.
Strathclyde Üniversitesi İnşaat ve Çevre Mühendisliği Bölümü’nden Dr. Jen Roberts, uzun vadeli iklim politikalarının dikkatle değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, ülkelerin Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmak için CCS'yi nasıl kullanmayı planladıklarını anlamanın kritik olduğunu vurguladı. CCS teknolojilerinin uygulanmasının zaman alacağı göz önüne alındığında, 2050 sonrası hedefler için gerekli adımların belirlenmesinin önemi artıyor.
Geosciences Barcelona’dan Dr. Juan Alcalde, çalışmanın eşitsizlik risklerine dikkat çekti ve tarihsel olarak en fazla emisyon üreten yüksek gelirli ülkelerin karbon yönetimi alanında liderliğe hazırlanmasının, bu teknolojilere kimlerin yatırım yaptığı ve kimlerin kazanç sağladığı gibi önemli soruları gündeme getirdiğini belirtti.
Araştırmacılar, CCS'nin iklim değişikliğiyle mücadelede kritik bir araç olduğunu kabul etmekle birlikte, ülkeler arasındaki fırsat eşitsizliklerinin azaltılması için daha güçlü uluslararası politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor. Bu sayede, iklim hedeflerine ulaşma yolunda daha adil ve kapsayıcı bir yaklaşım sağlanabilir.
Yorumlar
Kalan Karakter: