Dr. Marcel Carret, I. Dünya Savaşı sonrası Cezayir’in Müstegānim kentine yerleşmiş bir Fransız doktordu. Burada tanıştığı Şeyh Ahmed el-Alevi, onun hayatında derin izler bırakan bir Müslüman oldu. Ahmed el-Alevi’nin hastalığına rağmen tevekküllü tavrı ve “Bu Allah’ın takdiridir.” sözü, doktoru derinden etkiledi. Bu karşılaşma, ikisi arasında 14 yıl sürecek bir dostluğun başlangıcı oldu. Ahmed el-Alevi (1869–1934), Cezayir’in Müstegānim şehrinde doğdu. Gençliğinde Îseviyye tarikatına katılsa da bu yol onu tatmin etmedi. 1894’te Fas’a giderek Derkâvî şeyhi Muhammed el-Bûzîdî’ye intisap etti ve 15 yıl onun yanında kaldı. Hocası vefat edince Müstegānim’e dönüp Aleviyye Tarikatı’nı kurdu. Tarikatın adını, gördüğü bir rüyada Hz. Ali’nin ona “benim adımla bir tarikat kur” demesi üzerine verdi.
Ahmed el-Alevi, Şâzeliyye Tarikatı’nın âdâb ve erkânını örnek alırken, İbnü’l Arabî ve İbnü’l Fârız gibi sûfilerin vahdet-i vücûd anlayışını öğretilerinin temeline yerleştirdi. Döneminde bazı din âlimleri tarafından eleştirilse de tarikatı hızla yayıldı. Yazılarını Lisânü’d-dîn ve el-Belâgu’l-Cezâirî gibi dergilerde yayımladı. 1920’de Müstegānim’de tarikatın merkez zaviyesini kurdu, Mekke, Medine, Kudüs ve Şam’ı ziyaret etti. 1926’da Paris Camii’nin açılışında hutbe okudu. 1934’te Müstegānim’de vefat etti. Aleviyye Tarikatı, onun vefatından sonra da Kuzey Afrika ve Avrupa’da (Paris, Cardiff, Lahey gibi şehirlerde) yayıldı. Cehri zikir, halvet ve Allah’ı sürekli hatırlama esasına dayanan tarikat, hem geleneksel hem modern yaklaşımları birleştirdi. Frithjof Schuon (Îsâ Nûreddin), Ahmed el-Alevi’ye intisap ederek tarikatın fikirlerini Avrupa’ya taşıdı. Schuon, René Guénon ve Martin Lings gibi isimlerle birlikte Gelenekselci Ekol’ün temelini attı. Bugün bile Aleviyye Tarikatı, müridleri aracılığıyla dünya çapında varlığını sürdürmektedİ.
Yorumlar
Kalan Karakter: