Satranç Hakemleri mi Büyük, Eğitim Kulüpleri mi?
Türkiye de çok ciddi anlamda satranç hakemlerinin egosu ile mücadele ediyoruz. Evet bu sporun olmazsa olmaz parçaları ve bu işi laiki ile yapan çok dürüst, şeffaf, harika ekiplerimiz de var. Ancak ne hikmetse kendileri kulüp sahibi olmadıkları halde, antrenörlükleri olmadığı halde sorunları bilseler bile umursamadan kendi bildiklerini uygulamaya devam eden bir yapı da var.
Mafyalaşmış bir düzen gibi kimse onlardan daha iyi satrancı bilmiyor, kimse onlar gibi yönetemez, onların dediği dedik bildikleri kanun sanki. Çünkü birçoğu ya asker emeklisi ya da devlet kurumlarından emekli kamu kurumu mantığı ile devam eden bir yapı. Hatta saadet zinciri gibi kendilerinden olmayanları da aralarına sokmuyorlar. Özellikle Apoletli olanlar yani NA, FA, ve IA seviyesine gelen bu hakem arkadaşlarımız kendilerini satrancın tanrıçası sanıp kendi bildiklerinin haricindeki doğruları da görme körlüğüne giriyorlar. Bura da işini doğru yapan sevgili hakem arkadaşlarımızı özellikle tenzih ederim. İl yönetimlerine müdahale eden özellikle bir çete var mücadelemiz onlar ile.
En akıl almaz durum ise kadın hakemlerin gelişimi ve onların önü açılması konusunda ya da desteklenmesi konusunda korkunç ketum bir yapıları var. Kadınlara karşı nasıl bir narsist yapıları var ise asla bir yerlerde görmek istemiyorlar görev verirken bile vermek istemiyorlar. Pardon ama sizin kadınlar ile derdiniz nedir? Bu işi sizin kadar iyi yapamayacaklar mı? Bu şansı verdiniz mi? Bu ülkedeki kadın düşmanlığını bazen hakikatken anlamak da zorlandığımız gibi birçok kurumda da bunun yaşanması ciddi üzücü boyutlardadır.
TSF kurul ve yönetimlerinde neden kadın sayıları az şahsen merak da etmiyor değilim. Dikkat edin turnuvalarda görev verilen kadın hakemlere beş parmağın beşini geçmez. Neden yükselmeleri istenmez. Erkek ego manyası hakikaten çok komik kadınlardan bu kadar korkacağınıza, bu sporun içinde tüm branşlardan daha fazla çocuk olduğu düşünülürse kadınların daha aktif olması daha kıymetli olur.
Konuyu dağıtmayalım; kardeşim Talha Emre Akıncıoğlu’nun yazdığı güzel bir yazı vardı; “Hakemler içinde olduğu sporu sahiplenmeli ama kendilerini sporun sahibi zannetmemeleri gerekir” biz sahibi zannediyoruz sorun burada. Güzel bir yazı okumanızı tavsiye ederim.
Eğer il yönetiminde bu arkadaşlar olmalı ise;
- Tüm eğitim kulüpleri ile koordineli ve iletişim halinde olmalılar,
- Tüm hakem arkadaşlar ile koordineli ve iletişim halinde olmalılar,
- Şeffaf ve adaletli görev dağılımları planlamalılar,
- Etkinlik takvimleri kulüpler ile koordineli ve organize yapılmalıdır,
- Turnuva duyuruları herkese açık ve net şekilde yapılmalıdır,
Türkiye’nin hiçbir yerinde 5 hafta üst üste planlanan bir yaş grupları planlaması ne gördüm ne duydum. Ama bir ilimizde iki yıldır sürekli bu şekilde organize ediliyor ve ne hikmetse hiçbir eğitim kulübüne danışılmıyor, fikir alınmıyor, ortak akıl ile hareket edilmiyor. Peki soruyorum amacınız nedir? Satranca hizmet etmek mi? Yoksa daha fazla turnuva ile rantınızı organize etmek mi?
Bitti mi? Hayır, bir ilimizde sürekli bir özel turnuva düzenleniyor, sürekli başhakemi o ilin il temsilcisi, o il de başka baş hakem olacak kişi yok mu? Mesela merak ediyorum niye hep kendisine görev veriyor? Çok ilginç hakikaten insan anlamak da zorlanıyor.
Arkadaşlar hiçbir ilde 5 hafta üst üste yaş grupları planlanamaz, eğitim kulüpleri buralara sürekli hoca gönderemez. Eğitim kulüpleri 1 ay kilit vursun kapıya o zaman sevgili hakem arkadaşlarımıza sürekli turnuva yaratılsın. Nasıl iyi mi böyle merak ediyorum? Kusura bakmayın o ilin sporcuları başka illere yönlendirilir sizin turnuvalara katılım sağlanmaz. Eğitim kulüplerini hiçe sayarsanız ne sporcu bulursunuz ne de turnuva da oynatacak sporcu. Yeni yönetime gelecek tüm ekiplerin bunlara özellikle dikkat etmesi tüm eğitim kulüplerinin beklentisidir. Vekaleten de yönetiyor olsanız tüm sorumluluk sizin üzerinizdedir. Böyle yaptım ettim diye etkinlik oluşturulamaz.
Etkinlik planını yaptığınız da kime haber verdiniz? O ilin sayfasında mı yayınladınız? O ilin kulüplerini mi bilgilendirdiniz? İletişim kurmak için bir WhatsAPP grubu kurmak ya da var olan gruplarda eğitim kulüplerinize ulaşmak çok zor mu?
Aşağıdaki excel tablosunu geçen yıl katılan sporculara göre derlemek zor olmasa gerek, Chess Result üzerinden katılımcıları bulabilirsiniz.
Bahane şu, yer yok bulamıyoruz? Peki etkinlik takvimini şişireceğim diye il yaş gruplarını 5 hafta da mı yapmak gerekir?
Nasıl yapılır peki?
- Salonunuz uygun ise 7-12 yaş bir hafta, 13-18 yaş bir haftada biter,
- Salonunuz uygun değilse 7-8 bir hafta yaş grubu zor olduğu için, 9-12 bir hafta, yıldızlar 13-18 yaş ise bir haftada düzenlenebilir,
- Salon kaldırıyor ve yeterli hakeminiz var ise 7-9 yaş bir hafta, 10-12 yaş bir hafta, 13-18 yaş bir haftada olacak şekilde yine max. 3 haftada bitirilebilir.
Yukardaki tabloya göre %10 hadi %30 bile artsa sayınız duyurduğunuz alanlarda max. 3 haftada bu yaş grupları biter. 5 haftada yapmak akıl tutulmasıdır. Eğitim kulüplerini anlamamak demektir.
Bakın bu sporun temel taşı eğitim kulüplerinin yetiştireceği sporcular ve gelişimleri için uygun turnuvalarda oynayabilmesidir. Hayır yaz ayları openlar olmasa turnuva yok ortalıkta, o zaman nedesiniz diye insan sormadan edemiyor.
Özel turnuvayı her haftaya koyarsınız, hatta her hafta farklı yerlerde 10 tane de koyabilirsiniz, uygun olana katılan katılım gösterir. Resmi turnuvaları özellikle yaş grupları ve takım turnuvalarını kafanıza göre organize edemezsiniz. Kulüpler ile istiare etmek zorundasınız.
Lütfen eğitim kulüplerinin sesine kulak verin.
Keyifli okumalar dilerim.
Gürcan bey merhabalar, bildiğim kadarıyla siz de emekli olarak satranca hizmet etmeye çalışan Klüp yöneticisisiniz. İzmir satrancında her meslekden insanlar var lakin askerleri hedefe oturtmanıza ben itiraz ediyorum. Emekli olmak gidip köyüne oturup da ölümü beklemek değildir, mesleklerin dökümünü yapsak satranca hizmet eden askerden daha fazla Olan meslek grupları vardır. Birileri ile insanların sorunu olabilir ama bunu bir meslek grubuna bağlayamaz. Sizler satrancın içinde yokken bizler askeri liselerde satranç oynuyorduk. Demem o ki ata vuramadığını ayın nalına mıkına vurma hiç doğru bir yaklaşım ve sorun tespiti olmamış yazdığınız. Temennim bu durumu tekrar değerlendirip sorun muhatapları ile çözmen ve alakasız ve işi spora hizmet etmek olan insanlarında olduğunu unutmamak. Aynı gemideyiz fakat rollerimiz farklı olabilir lakin geminin de yüzmesi gerekir der sağlıklı günler diler, saygılar sunarım.